Vasiyetnamenin İptali Davası Nedir? Yargıtay Kararlarıyla Usulü

Noter ihtarnamesinin vasiyetname yerine geçmediğini ve önceki vasiyetin geçerli sayıldığını anlatan hukuki görsel

Vasiyetnamenin İptali Davası Nedir?

Vasiyetnamenin kanunda öngörülen şartlara uygun düzenlenmediği durumlarda vasiyetnamenin iptali davası açılabilir. Bu dava, mirasçılar veya menfaati zedelenen diğer kişiler tarafından açılır ve mahkeme, vasiyetnamenin geçerliliğini inceler.

İçindekiler

Önemli olan husus şudur:
Vasiyetnamede şekil eksikliği veya iradeyi sakatlayan bir durum varsa, bu durum kesin hükümsüzlük değil, iptal edilebilirlik yaptırımı doğurur. Yani vasiyetnamenin geçersizliği kendiliğinden ortaya çıkmaz; mutlaka dava açılması gerekir. Dava açılmadığı sürece vasiyetname geçerli kabul edilir ve hukuki sonuçlarını doğurmaya devam eder.

Açılacak dava ile vasiyetnamenin tamamının iptali talep edilebileceği gibi, sadece belirli kısımlarının iptali de istenebilir.

Ehliyetsizlik iddiası nedeniyle vasiyetnamenin iptalini anlatan adli süreç ve hukuki belge görseli

Vasiyetnamenin İptali Sebepleri Nelerdir?

Türk Medeni Kanunu’nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri açıkça sayılmıştır. Buna göre aşağıdaki durumlardan birinin varlığı halinde vasiyetnamenin iptali davası açılabilir:

  1. Mirasbırakanın Tasarruf Ehliyetsizliği

Vasiyetname, mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir zamanda yapılmışsa iptal edilebilir.
Tasarruf ehliyeti; ayırt etme gücüne sahip olmayı ve kısıtlı olmamayı gerektirir. Hastalık, akıl sağlığının yerinde olmaması, yaşlılık nedeniyle bilinç bulanıklığı gibi durumlar ehliyeti etkileyebilir.

  1. İrade Sakatlığı: Yanılma, Aldatma, Korkutma veya Zorlama

Eğer vasiyetname, mirasbırakanın iradesini sakatlayan;

  • yanılma,
  • aldatma,
  • korkutma,
  • tehdit veya zorla yaptırma
    gibi durumlar altında düzenlendiyse, vasiyetnamenin iptali mümkündür. Bu tür durumlar vasiyetnamenin özgür iradeyle hazırlanmadığını gösterir.
  1. Hukuka veya Ahlaka Aykırılık

Vasiyetnamenin içeriği, belirlenen şartlar veya yüklemeler hukuka, kamu düzenine veya ahlaka aykırı ise vasiyetname tamamen veya kısmen iptal edilebilir.
Örneğin ahlaka aykırı bir koşul içeren vasiyetname maddesi geçersiz sayılabilir.

  1. Şekil Şartlarına Aykırılık

Vasiyetnamenin;

  • el yazılı olması gereken yerde el yazılı olmaması,
  • resmi vasiyetnamenin usulüne uygun düzenlenmemesi,
  • tanıkların bulunmaması,
  • tarihin eksik olması
    gibi şekil şartı eksiklikleri vasiyetnamenin iptali sebepleri arasındadır.

Kanun koyucu, vasiyetnamenin güvenilirliğini sağlamak için bu şekil şartlarına büyük önem verir.

A) Mirasbırakanın Tasarruf Ehliyeti (Ehliyet Sorunu)

Vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte mirasbırakanın tasarruf ehliyetine sahip olması, vasiyetnamenin geçerliliği için en temel şartlardan biridir. Vasiyetnamenin iptali davalarında en sık başvurulan iptal sebebi, mirasbırakanın ehliyetsiz olduğu iddiasıdır.

Türk Medeni Kanunu’nun 502. maddesi gereğince vasiyetname düzenleyebilmek için kişinin:

  • Ayırt etme gücüne sahip olması,
  • En az 15 yaşını doldurmuş olması gerekir.

Dolayısıyla mirasbırakanın akıl hastalığı, akıl zayıflığı, bilinç kapanmasına yol açan tıbbi durumlar, ileri yaş kaynaklı zihinsel yetersizlikler veya 65 yaş üzerinde olup da vasiyetname düzenlenirken akıl sağlığı raporunun alınmamış olması gibi hallerde, tasarruf ehliyeti tartışma konusu olabilir. Bu durumda mahkeme, vasiyetnamenin iptaline karar verebilmektedir.

Mirasbırakanın vasiyetname gününde aile hekiminden aldığı basit bir rapor yeterli görülmezse, Yargıtay uygulaması gereğince Adli Tıp Kurumu’ndan ayrıntılı rapor alınması gerekir. Bu raporda özellikle şu hususlar araştırılır:

  • Vasiyetname tarihinde şizofreni, demans vb. hastalıkların bulunup bulunmadığı,
  • Kullandığı ilaçların bilinç veya karar verme yetisini etkileyip etkilemediği,
  • O dönemde aldığı tedavilerin irade bütünlüğünü bozan bir etkisinin olup olmadığı.

Bu nedenle özellikle 65 yaş üzerindeki vatandaşların, vasiyetname düzenlemeden önce tam teşekküllü bir devlet hastanesinden psikiyatri değerlendirme raporu almaları önemlidir. Hatta ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi bakımından, 65 yaşın altındaki kişilerin de vasiyetname hazırlarken aynı özeni göstermeleri tavsiye edilir.

B) Yanılma, Aldatma, Korkutma veya Zorlama (İrade Sakatlığı)

Vasiyetnamenin iptali sebeplerinden bir diğeri de vasiyetçinin iradesinin sakatlanmasıdır. Yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama durumları, kişinin gerçek iradesi dışında işlem yapmasına neden olabileceği için vasiyetnamenin iptali sonucunu doğurabilir.

Özellikle manevi ikrah (manevi baskı) vasiyetname düzenleme sürecinde sık rastlanan bir iddiadır. Örneğin yaşlı ve bakıma muhtaç bir kişiye, “Vasiyetnameyi istediğim şekilde yapmazsan sana bakmam” şeklinde tehditte bulunulması da manevi ikrah kapsamında değerlendirilir.

Yargıtay’ın Manevi İkrah Konusundaki Görüşü

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2014/20622 E. – 2015/19576 K. sayılı kararında;
İkrahın hem maddi hem de manevi olabileceği, manevi baskının da vasiyetnamenin iptali için yeterli olduğu belirtilmiştir. Kararda özetle şu şartların aranacağı vurgulanmıştır:

  • Tehdidin ciddi olması,
  • Tehlikenin derhal gerçekleşebilecek nitelikte olması,
  • Tehdidin haksız ve hukuka aykırı olması,
  • Baskının kişinin serbest iradesini ortadan kaldıracak ağırlıkta olması,
  • Tehdit ile vasiyetname arasında illiyet bağı bulunması.

Bir diğer Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararında (2015/2088 E. – 2016/935 K.) ise eşin, “Vasiyetnameyi istediğim gibi hazırlamazsan seni terk ederim, sana bakmam” şeklindeki baskısının manevi ikrah oluşturduğu, bu nedenle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Dolayısıyla vasiyetnamenin baskı ile düzenlendiğini iddia eden kişiler, iddialarını tanık beyanı da dâhil olmak üzere güçlü delillerle ispatlayabilirler. İkrah, aldatma veya yanılma halleri, vasiyetnamenin iptali sebepleri arasında en güçlü delil gerektiren alanlardan biridir.

C) Vasiyetnamede Yer Alan Koşul ve Yüklemelerin Hukuka veya Ahlaka Aykırılığı

Vasiyetname, mirasbırakanın iradesi doğrultusunda koşul veya yüklemelere bağlanabilir. Bu durum Türk Medeni Kanunu’nun 515. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

Ancak burada önemli nokta şudur:
Koşul veya yükleme hukuka ya da ahlaka aykırı olamaz.

Örneğin:

  • Bir mirasın “kolunu kesmesi şartıyla” verilmesi,
  • Birine zarar verici davranışın şart koşulması,
  • Kamu düzenine aykırı talepler,
    ahlaka ve hukuka açıkça aykırıdır ve bu tür vasiyetname maddeleri geçersizdir.

TMK 515. maddeye göre:

“Hukuka veya ahlâka aykırı koşullar ve yüklemeler, ilişkin bulundukları tasarrufu geçersiz kılar.”

Ayrıca herhangi bir anlam taşımayan, kişiyi rahatsız etmeyi amaçlayan, mantık dışı şartlar da yok hükmünde sayılır.

Dolayısıyla vasiyetnamede koşul bulunması tek başına iptal sebebi değildir;
şartın içeriği hukuka ve ahlaka aykırıysa vasiyetnamenin iptali gündeme gelir.

Örneğin, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/11226 E., 2016/5063 K. sayılı kararında:

…dosyada mevcut ve dava konusu el yazılı vasiyetnamenin incelenmesinden; Vasiyetnameye muris tarafından “Bu vasiyetim eşimin evlenmemesi şartı ile geçerlidir” şeklinde bir şart konulduğu görülmüştür.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “ölüme bağlı tasarrufların çeşitlerini” düzenleyen 515. maddesinde “…Mirasbırakan, ölüme bağlı tasarruflarını koşullara veya yüklemelere bağlayabilir. Tasarruf hüküm ve sonuçlarını doğurduğu andan itibaren, her ilgili koşul veya yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir. Hukuka veya ahlâka aykırı koşullar ve yüklemeler, ilişkin bulundukları tasarrufu geçersiz kılar. Anlamsız veya yalnız başkalarını rahatsız edici nitelikte olan koşullar ve yüklemeler yok sayılır.” hususu düzenlenmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Yasak Koşullar” başlıklı 176. maddesinde ise “Bir koşul, hukuka veya ahlaka aykırı bir yapma veya yapmama fiilini sağlamak amacıyla konulmuşsa, bu koşula bağlı hukuki işlem kesin olarak hükümsüzdür…” düzenlemesine yer verilmiştir.

Tüm bu yasal mevzuat göz önüne alındığında, muris tarafından vasiyetnameye konulan bu şart, bir kişinin en temel haklarından olan evlenme hakkına bir sınır getirmesi nedeni ile, hukuka aykırı şart kapsamındadır.

Dolayısıyla; bu şartın, TMK 557/3 maddesi gereğince, hukuka aykırı bir şart olması nedeni ile, yapılan vasiyetname de geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır.

Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek, muris tarafından düzenlenen el yazılı vasiyetnamenin, TMK 557/3 maddesi gereğince iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” ifadeleriyle, evlenme hakkının bir kişinin en temel kişilik haklarından biri olması münasebetiyle, bir kişinin(bu durumda murisin eski eşinin) evlenmemesi şartıyla vasiyetname düzenlenmesi halinde bu şartın hukuka aykırılık teşkil ediyor olmasından dolayı vasiyetnamenin iptaline hükmedilmiştir.

D) Vasiyetnamenin Kanunda Öngörülen Şekil Şartlarına Aykırı Olarak Yapılması

Vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen şekil şartlarına uygun şekilde düzenlenmemesi, vasiyetnamenin iptali sebepleri arasında önemli bir yer tutar. Şekil şartları, ölüme bağlı tasarrufun güvenilir, ispatlanabilir ve mirasbırakanın gerçek iradesini yansıtan bir belge olmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.

Resmî Vasiyetnamelerde Şekil Şartı

Resmî vasiyetname, noter, sulh hâkimi veya yetkili diğer kişiler huzurunda ve iki tanığın katılımıyla düzenlenir. Amaç, mirasbırakanın beyanının güvenli bir ortamda alınmasını ve irade beyanının sağlıklı şekilde tutanağa geçirilmesini temin etmektir. Tanıkların kimlikleri, ehliyetleri ve vasiyetnameyi düzenleyen kişiyle ilişkileri de burada önem taşır.

El Yazılı Vasiyetnamelerde Şekil Şartı

El yazılı vasiyetnamenin geçerliliği için vasiyetçinin:

  • Metni baştan sona kendi el yazısıyla yazması,
  • Tarih atması,
  • İmzalamış olması gerekir.

Bu şartlardan birinin dahi eksik olması, vasiyetnamenin iptali sonucunu doğurabilir.

Sözlü Vasiyetnamelerde Şekil Şartı

Sözlü vasiyetname ancak olağanüstü durumlarda, örneğin ölüm tehlikesi altında yapılabilir. Olağan koşullar altında sözlü vasiyetname düzenlenmişse geçersiz sayılır. Sözlü vasiyetnamenin tanıklar tarafından hâkimliğe iletilmesi ve belirli usullere uygun şekilde tanzimi zorunludur.

Şekil Şartı Eksikliklerinin İptale Etkisi

Şekil şartlarına ilişkin ihlaller somut olaya göre genişletilerek değerlendirilebilir. Örneğin:

  • Okuma yazma bilmeyen mirasbırakanın noter huzurunda yaptığı resmî vasiyetnamede, metnin hem tanıklara hem de mirasbırakana sesli olarak okunduğu ve irade beyanının bu okuma sonrasında alındığı hususunun açıkça yazılması zorunludur. Aksi hâlde şekle aykırılık oluşur ve vasiyetnamenin iptali gündeme gelir.

Dolayısıyla vasiyetname hazırlanırken şekil şartlarına titizlikle uyulması, sonradan çıkabilecek uyuşmazlıkların önüne geçmek açısından kritik öneme sahiptir.

Tanık, Noter veya Katip Lehine Kazandırmaların Durumu

Vasiyetnamenin düzenlenmesine tanık, katip veya noter sıfatıyla katılan kişilerin kendileri, eşleri veya üstsoy-altsoy yakınları lehine kazandırma yapılmışsa, bu durumda vasiyetnamenin tamamı değil, yalnızca kazandırmaya ilişkin kısım iptal edilir. Bu durum, kamu düzenini ve tarafsızlığı korumayı amaçlayan bir sınırlamadır.

Vasiyetnamenin İptali Davasını Kim Açabilir? (Davacı Sıfatı)

Vasiyetnamenin iptali davasını, iptalde menfaati bulunan mirasçılar veya vasiyet alacaklıları açabilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 558. maddesi açıkça şunu belirtir:

“İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir.”

Resmî vasiyetnamede şekil şartı eksikliği nedeniyle iptal sürecini gösteren noter ve tanık imzaları görseli

Dolayısıyla vasiyetname nedeniyle hak kaybına uğrayacak veya vasiyet hükümlerinden yararlanamayacak kişiler aktif husumet ehliyetine sahiptir.
Bu şartları taşımayan kişi tarafından dava açılırsa, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi zorunludur.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 2017/16774 E. ve 2019/5057 K. numarasıyla verilen kararda:

Davacı, eldeki dava ile, alacaklı olduğu …’un murisi …’a ait olduğu iddia edilen vasiyetnamenin iptalini talep etmektedir. TMK’nun 558. maddesindeki açık düzenleme karşısında, mirasçının alacaklısı davacının vasiyetnamenin iptalini talep hakkı, başka bir söyleyişle taraf sıfatı (aktif husumeti) bulunmamaktadır.

Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararının, davacının vasiyetnamenin iptali davası açmakta taraf sıfatının (aktif husumet ehliyetinin) bulunmadığı gerekçesiyle kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” ifadeleriyle bu husus açıkça ortaya konulmuştur.

Vasiyetnamenin İptali Davası Kime Karşı Açılır? (Davalı Sıfatı)

Vasiyetnamenin iptali davasında davalı;

  • vasiyetname ile menfaat elde eden,
  • kazandırmalardan yararlanan kişilerden oluşur.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/11368 E., 2016/11233 K. sayılı kararında bu durum şöyle açıklanmıştır:

“Vasiyetnamenin iptali davasında davalı sıfatı, iptali istenen vasiyetnameden menfaat elde eden kişiler olacaktır.”

Dolayısıyla husumet, vasiyetnameyle kazandırma elde eden kişilere yöneltilmelidir. Aksi hâlde mahkeme pasif husumet yokluğu sebebiyle davayı reddeder.

Vasiyetnamenin İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Yetkili Mahkeme

TMK 576. madde gereği:

“Miras, mirasbırakanın son yerleşim yerinde açılır.
Mirasbırakanın tasarruflarının iptali ve tenkisi davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür.”

Bu nedenle yetkili mahkeme, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir.

Görevli Mahkeme

HMK’nın 2. maddesi gereği, vasiyetnamenin iptali davasında görevli mahkeme:

Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.

Vasiyetnamenin İptali Davasında Zamanaşımı / Hak Düşürücü Süre

Ölüme bağlı tasarrufların iptali için TMK 559. maddede düzenlenen süreler uygulanır.

TMK 559’a göre süreler:

  • Davacı;
    tasarrufu, iptal sebebini ve hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren
    1 yıl içinde dava açmalıdır.
Manevi baskı, tehdit veya zorlama altında düzenlenmiş vasiyetnamenin iptalini temsil eden adli görsel
  • Her hâlde, vasiyetnamenin açılma tarihinden itibaren:
    İyiniyetli davalılara karşı 10 yıl,
    İyiniyetli olmayan davalılara karşı 20 yıl içinde dava açılabilir.

Bu süreler hak düşürücü süre niteliğindedir ve kesin olarak uygulanır.

Vasiyetnamenin İptali Kararının Sonuçları

Vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi halinde, mahkeme hükmünün kapsamı doğrultusunda sonuç doğar. Eğer vasiyetnamenin tümü iptal edilmişse, söz konusu vasiyetname hiç yapılmamış sayılır ve terekenin paylaşımı buna göre gerçekleştirilir. Ancak yukarıda ifade edildiği üzere, bazı durumlarda vasiyetnamenin yalnızca belirli hükümleri iptal edilmekte, geri kalan bölümler ise geçerliliğini korumaktadır. Bu durumda iptal hükmü yalnızca iptal edilen kısım yönünden sonuç doğurur.

Vasiyetnamenin tamamen iptal edildiği hallerde, murisin önceki tarihli başka bir vasiyetname düzenleyip düzenlemediği incelenmelidir. Eğer geçerli bir önceki vasiyetname mevcutsa tereke o vasiyetname hükümlerine göre paylaştırılır; önceki vasiyetnamenin bulunmaması durumunda ise miras, kanuni mirasçılık kurallarına göre paylaştırılır.

Sulh hukuk mahkemesinde açılmamış vasiyetname zarfları ve yasal süreleri anlatan görsel

Resmi Düzenleme Şeklinde Yapılan Vasiyetnamenin İptalinde Noterin Tazminat Sorumluluğu

Noterler, kendileri veya noterlik personeli tarafından yapılan bir işlemin eksik, hatalı veya hiç yapılmamış olması nedeniyle meydana gelen zararlardan sorumludurlar. Bu sorumluluk, 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun “Noterlerin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı 162. maddesi ile düzenlenmiştir.

Noterlik Kanunu m. 162’ye göre:

  • Noter, stajyer veya personel tarafından yapılmış olsa dahi, hatalı ya da eksik işlemden doğan zararlardan sorumludur.
  • Taşınmaz satış sözleşmelerinden doğan zararlarda devletin ödediği tazminatlar notere rücu edilebilir.
  • Noter, ödediği tazminat nedeniyle kusurlu olan personele rücu etme hakkına sahiptir.

Bu çerçevede, noterlikte resmi düzenleme şeklinde hazırlanan bir vasiyetnamenin, kanuna aykırılıklar sebebiyle iptal edilmesi halinde; iptalden dolayı zarara uğrayan mirasçılar veya vasiyet alacaklıları tarafından ilgili notere karşı tazminat davası açılması mümkündür.

Vasiyetnamenin İptali Davasının Terditli (Kademeli) Olarak Tenkis Davası ile Birlikte Açılması

Tenkis davası, saklı paylı mirasçıların saklı paylarını ihlal eden ölüme bağlı tasarruflara karşı açılan bir dava türüdür. Saklı paylı mirasçılar; altsoy, anne-baba ve sağ kalan eştir. Bu kişiler mirasbırakanın üzerinde tasarruf edemeyeceği paylara sahiptir.

Saklı payların ihlal edilmiş olması, tek başına vasiyetnamenin iptali sebebi değildir; ancak vasiyetnamenin iptali davası ile birlikte terditli (kademeli) olarak tenkis davası da açılabilir.

Bu durumda:

  1. Mahkeme öncelikle vasiyetnamenin iptal sebeplerinin mevcut olup olmadığını inceler,
  2. İptale karar verilmezse ikinci talep olan tenkis davası değerlendirilir.

Dolayısıyla, hem iptal hem tenkis sebeplerinin bulunduğu olaylarda, tenkis davasının süresi içinde açılmış olması şartıyla, iki talep birlikte ve terditli olarak ileri sürülebilir.

Vasiyetnamenin Tenfizi Açısından İptal Davasının Önemi

Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılması, geçerliliğinin kesinleşmesi ve iptalini gerektiren bir dava bulunmaması şartıyla murisin son arzularının yerine getirilmesini ifade eder. Vasiyetnamenin tenfizi sürecinde öncelikle vasiyetnamenin açılmış olup olmadığı araştırılır ve açılma kararının kesinleştiğine dair şerhli örneği dosyaya getirilir.

Eğer vasiyetnamenin açılması davası derdest ise, mahkeme tarafından davacıya bu dosyanın sonuçlandırılması için süre verilmelidir. Yine, vasiyetnamenin iptali davası açılmışsa, bu dava bekletici mesele yapılmalıdır. Çünkü iptal davası sonuçlanmadan vasiyetnamenin tenfizi mümkün değildir.

Sonuç olarak, vasiyetnamenin iptali davası, vasiyetnamenin tenfizi sürecinde doğrudan etkili olup, iptal davası kesinleşmeden vasiyet hükümleri uygulamaya konulamaz.

Vasiyetnamenin İptali Davasında Görevli Mahkeme

(Yargıtay 20.Hukuk Dairesi – Karar: 2015/9266).

Dava; vasiyetnamenin tenfizi için hukukî bir menfaati kalmadığını belirterek vasiyetin MK’nın 616. maddesi gereğince vasiyetnamenin hükümsüzlüğünün tespiti ve iptali istemine ilişkindir. Sulh hukuk mahkemesince; vasiyetnamenin reddi davalarının 6100 sayılı Kanunda sayılan sulh hukuk mahkemelerinin görevine giren ve çekişmesiz yargı işlerinden de olmadığı anlaşıldığından görevszilik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise; davanın, HMK’nın 382. maddesi kapsamında çekişmesiz yargı işlerinden olduğu, vasiyetin okunması işlemini tamamlayan tek taraflı talep durumundaki davada HMK’nın 383. maddesi gereğince sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Dava, TMK’nın 616. maddesine dayalı olarak açılmış vasiyetnamenin reddi istemini içeren bir davadır. TMK’nın 616 maddesine göre, “Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır.” Buna göre, vasiyetin reddi ile birlikte vasiyet borcu sona erer. Vasiyet edilen şey, vasiyet borçlusunun olur. Bilindiği üzere, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK ile hukuk mahkemelerinin görevine giren davalar yeniden düzenlenmiş olup, anılan Kanunun 2. maddesinde, asliye hukuk mahkemelerinin görevine giren davalar sayılmıştır. Buna göre, “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi, diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” Buna göre, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra (21.09.2012) açılmış bulunan bu davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu ortadadır 

Okuma Yazma Bilmeyen Mirasçının Vasiyetnamesinde Şekil Şartı Eksikliği Nedeniyle İptal

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/4906 E., 2019/8106 K. sayılı kararı

“…Dava, vasiyetnamenin ehliyetsizlik, şekil eksikliği ve irade bozukluğu nedenleriyle iptali istemine ilişkindir.

4722 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 17 nci maddesi uyarınca; mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.

Mirasbırakanın 04/07/2013 tarihinde öldüğü nazara alındığında, davada Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir.

Türk Medeni Kanunu’nun 535 inci maddesi; “Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder. Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.” hükmünü içermektedir.

TMK.nun 535. maddesindeki öngörülen ilkeler geçerlilik şartıdır. Bunlardan birinin eksikliği vasiyetnameyi geçersiz kılar.

Dosyada yer alan vasiyetnamenin incelenmesinde; okur yazar olmayan mirasbırakanın arzularını bildirdiği noterin, vasiyetnameyi yazdıktan sonra iki tanık önünde vasiyetnameyi okuması gerekirken sadece vasiyet edene okuduğu, mirasbırakan okuma yazma bilmediği halde vasiyetnameye “yazılan vasiyetnameyi okudum” şeklinde yazıldığı, miras mirakanın beyanının tanıkların önlerinde yapıldığınının yazılması yerine önlerinde okunduğunun belirtilmesi suretiyle vasiyetname düzenlendiği görülmüştür.

Buna göre vasiyetnameyi bizzat okuyacak durumda olmayan (okur yazar olmayan) kişilerin vasiyetnamesinin nasıl düzenleneceğinin TMK’nun 535. maddesinde açıkça düzenlenmiş olması karşısında, davaya konu vasiyetnamenin şekil kurallarına uygun olarak usulüne göre yapılmadığı anlaşılmıştır.

O halde, mahkemece; yasada gösterilen şekle uygun olarak düzenlenmemiş olan vasiyetnamenin bu gerekçe ile iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

Kararın Özeti:

  • Dava, vasiyetnamenin ehliyetsizlik, şekil eksikliği ve irade bozukluğu sebepleriyle iptali talebine ilişkindir.
  • Mirasbırakanın 2013 yılında ölmesi nedeniyle uyuşmazlıkta Türk Medeni Kanunu hükümleri uygulanır.
  • TMK 535. madde, okuma yazma bilmeyen kişinin resmi vasiyetnamesinin geçerli olabilmesi için noterin vasiyetnameyi iki tanık huzurunda okumasını ve tanıkların tüm beyanları doğrulayan imzalarını şart koşar.
  • İncelenen vasiyetnamede;
    • Noter metni iki tanık huzurunda değil, sadece mirasbırakana okumuştur.
    • Mirasbırakan okur yazar olmadığı hâlde vasiyetnameye “okudum” ibaresi yazılmıştır.
    • Tanıklar önünde beyan edildiğine dair kayıt bulunması gerekirken, sadece “önlerinde okunduğu” yazılmıştır.
  • Yargıtay, TMK 535’teki şartlardan birinin dahi eksik olmasının geçersizlik sonucunu doğuracağını vurgulamıştır.
  • Bu nedenle vasiyetnamenin şekle aykırılık nedeniyle iptal edilmesi gerekirken davanın reddedilmesi bozma sebebi sayılmıştır.

Hukuki Yorum

  • Okuma yazma bilmeyen kişilerin vasiyetnamelerinde şekil şartları çok sıkıdır. Bu, irade güvenliğini sağlamak için getirilmiş zorunlu bir koruma mekanizmasıdır.
  • Noter işlemi, tanık huzurunda gerçekleşmezse veya mirasbırakanın iradesinin doğru aktarıldığı usulüne uygun şekilde kayıt altına alınmazsa vasiyetname mutlaka geçersiz sayılır.
  • Karar, uygulamada sıkça karşılaşılan “okur-yazar olmayan mirasbırakana ‘okudum’ ibaresi yazdırılması” hatasının Yargıtay tarafından kesin geçersizlik sebebi olarak değerlendirildiğini göstermektedir.
  • Bu içtihat, vasiyetname düzenlerken noterlerin ve mirasçılarının şekil şartlarına eksiksiz uyma zorunluluğunu bir kez daha netleştirmektedir.

(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/17339 E. , 2017/4333 K.). – Vasiyetnamenin İptal Sebeplerinin Kanunda Sınırlı Olarak Belirlenmiş Olmasının SonuçlarI

“TMK. nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir.

TMK’nun 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez.

Ölüme bağlı tasarrufun ifasının mümkün olmaması, vasiyet konusunun vasiyetçiye ait olmaması ise bir iptal sebebi oluşturmaz. Vasiyetnamenin ifa imkansızlığının vasiyetnamenin yerine getirilmesine yönelik olarak açılacak olan davada (TMK.m. 600) değerlenlendirilebilir. TMK.nun 557.maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı (tahdidi) olarak açıklanmıştır. Mahkemenin, TMK 542. ve 544. maddesi kapsamında iptal sebebi olarak kabul ettiği hal, yukarıda bahsi geçen maddede ifadesini bulan iptal sebeplerinden biri değildir .

Kararın Özeti (Madde Madde)

  • TMK 557, vasiyetnamenin iptal sebeplerini sınırlı (tahdidi) olarak düzenler.
  • Bu sebepler:
    1. Ehliyetsizlik,
    2. Yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama,
    3. Hukuka veya ahlaka aykırı şartlar/yüklemeler,
    4. Şekil şartlarına aykırılık.
  • Bu dört hal dışında başka sebeplere dayanarak vasiyetnamenin iptali mümkün değildir.
  • Vasiyetin ifasının mümkün olmaması veya vasiyet konusu malın mirasbırakana ait olmaması iptal sebebi oluşturmaz; bu durum TMK 600 uyarınca ifa aşamasında değerlendirilir.
  • Somut olayda mahkemenin TMK 542 ve 544’e dayanarak vasiyetnameyi iptal etmesi, TMK 557’deki tahdidi düzenleme nedeniyle isabetsiz bulunmuştur.
  • Yargıtay, iptal gerekçesinin kanunda sayılı sebeplerden olmaması nedeniyle kararı bozmuştur.

Hukuki Yorum

  • TMK 557, ölüme bağlı tasarrufların iptalini sadece dört sebep ile sınırlandırarak irade serbestisini ve hukuki güvenliği korur.
  • Uygulamada hatalı olarak “ifa imkansızlığı” veya “vasiyet konusu malın başkasına ait olması” gibi sebeplerle iptal talep edilse de, Yargıtay bu sebepleri iptal nedeni değil, ifa aşamasında değerlendirilmesi gereken durumlar olarak görmektedir.
  • Karar, mahkemelerin TMK 557 dışındaki hiçbir nedene dayanarak vasiyetnameyi iptal edemeyeceğini net biçimde ortaya koymaktadır.
  • Bu içtihat, avukatlar için vasiyetname iptali davalarında doğru hukuki sebep seçiminin önemini pekiştirmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3101 E., 2020/392 K. sayılı kararı – Manevi Korkutma İddiasının İspatlanamaması Nedeniyle Vasiyetnamenin İptal Talebinin Reddedilmesi

“…Vasiyetnamenin tanzim tarihinde miras bırakanın hukukî işlem ehliyetine sahip olduğu Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinin 28.01.2009 tarihli raporuyla belirlendiği gibi, bu hususta Özel Daire ile yerel mahkeme arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ne var ki mahkemece vasiyetnamenin manevi korkutma sonucu düzenlendiğinden bahisle iptaline karar verilmiştir.

  1. Davaya konu vasiyetname, miras bırakan okuryazar olmadığından noter tarafından okuyamayan ve yazamayanlara özgü resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmiş olup, mahkemece manevi korkutma nedeniyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmiştir.
  2. Eldeki davada, miras bırakanın hasta olduğu, vasiyetname düzenlemeye yanaşmadığı takdirde kendisine bakılmayacağı ve doktora götürülmeyeceği yönünde korkutularak davalı lehine vasiyetname düzenlemeye zorlandığı ileri sürülmüş ise de; davacı tarafça dinletilen tanık beyanları miras bırakanın hastalığından önceki dönemdeki yaşantısı ile vasiyetnamenin düzenlenmesinden sonraki dönemdeki hastalık sürecine ilişkin olup, vasiyetnamenin düzenlendiği sırada miras bırakanın korkutma altında olduğu hususu ispatlanamamıştır.
  3. Resmî vasiyetnamede tanık olarak bulunan davalı tanıkları … ve … ise miras bırakanın vasiyetnamenin düzenlendiği sırada sağlığının iyi olduğunu beyan etmişler, özellikle tanık … miras bırakanın korkutulmuş ve kandırılmış bir hâli olmadığını ifade etmiştir.
  4. Tüm dosya içeriğine göre miras bırakanın vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte iradeyi bozucu bir sebebin etkisi altında bulunduğu, düzenlemeden sonra da bu etkinin sürdüğü kanıtlanabilmiş değildir. Aksine, vasiyetnameyi bütün sonuçlarını bilerek gerçek iradesine uygun biçimde ve bilinçli olarak tanzim ettirdiği duraksamaya meydan bırakmayacak kadar açıktır.
  5. O hâlde mahkemece vasiyetnamenin iptali için manevi korkutmaya dair vakıaların varlığının davacı yanca ispat edilemediği gözetilerek, davacıların tenkis isteminin incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
  6. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki bilgi, belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır…”

Kararın Özeti (Madde Madde)

  • Dava, vasiyetnamenin manevi korkutma (TMK 557/2 kapsamında irade bozukluğu) nedeniyle iptali talebine ilişkindir.
  • Adli Tıp raporu ve tarafların beyanları, mirasbırakanın vasiyetname tarihinde hukuki ehliyete sahip olduğunu göstermektedir.
  • Vasiyetname, okuma yazma bilmeyenler için düzenlenen resmi vasiyetname türündedir.
  • Davacının iddiası: “Mirasbırakan hastaydı, bakılmamak ve doktora götürülmemekle tehdit edilerek vasiyetname düzenlemeye zorlandı.”
  • Ancak tanık beyanları:
    • Korkutmaya ilişkin hiçbir somut olgu içermemektedir.
    • Tanıklar, mirasbırakanın vasiyetname sırasında sağlıklı, bilinçli ve özgür iradeli olduğunu ifade etmiştir.
  • Dosya içeriği, vasiyetname sırasında mirasbırakanın iradeyi bozan bir baskı altında olduğuna ilişkin delil sağlamamaktadır.
  • HGK, manevi korkutmanın ispatlanamadığı gerekçesiyle iptal yerine tenkis talebinin değerlendirilmesi gerektiğini belirterek direnme kararını bozmuştur.

Hukuki Yorum

  • Manevi korkutmanın varlığı için açık, somut ve vasiyetname anına ilişkin deliller gerekir; genel aile ilişkileri, hastalık durumu veya sonradan yaşanan süreçler tek başına yeterli değildir.
  • Yargıtay, özellikle resmi vasiyetnamelerde noter ve tanık mekanizmasının varlığı nedeniyle irade bozukluğu iddiasını daha sıkı bir ispat yükü altında değerlendirir.
  • Bu karar, vasiyetname iptal davalarında “manevi baskı” iddiasının ancak kuvvetli, doğrudan ve olay anına özgü delillerle ispatlanabileceğini vurgulamaktadır.
  • Aksi halde vasiyetnamenin iptali değil, ancak paylaştırma aşamasında tenkis talebi gündeme gelebilir.

Yargıtay 3. HD 2015/4647 E., 2016/2487 K. – Okuryazar Olmayan Kişilerde Resmî Vasiyetname Düzenlenmesine İlişkin Şekil Şartlarının İhlali

TMK m. 535’te okuma yazması olmayan kişilerin düzenleyeceği resmi vasiyetname şekli belirtilmiştir. Buna göre somut olayda okur-yazar olmayan vasiyetçinin düzenlenen vasiyetin son arzularına uygun olduğunu beyan etmesi yeterli değildir. Tanıkların da hem vasiyetin kendi önlerinde vasiyet edene okunduğunu hem de vasiyetçiyi ehil gördüklerini ve vasiyetçinin bunun arzularına uygun olduğunu söylediğini belirterek bu beyanlarının altını imzalamaları gerekir. (Yargıtay 3. HD. 2015/4647 E-2016/2487 K)

Özet (Madde Madde)

  • TMK 535. madde, okuma yazma bilmeyen kişilerin resmi vasiyetname düzenlerken uygulanacak zorunlu şekil şartlarını belirtir.
  • Okur-yazar olmayan vasiyetçinin “metin arzularıma uygundur” beyanı tek başına yeterli değildir.
  • Noter, vasiyetnameyi iki tanığın huzurunda vasiyetçiye okumalıdır.
  • Tanıklar;
    • Vasiyetnamenin kendi önlerinde okunduğunu,
    • Vasiyetçinin tasarruf ehliyetine sahip olduğunu,
    • Beyanın vasiyetçinin son arzularına uygun olduğunu
      yazıp altını imzalamalıdır.
  • Bu işlemler eksik yapılırsa vasiyetname geçersiz olur.

Hukuki Yorum

  • Okuryazar olmayan kişilerin vasiyetnameleri, iradenin korunması amacıyla sıkı şekil şartlarına bağlıdır.
  • Tanık beyanlarının eksikliği, noter tarafından okuma işleminin usule aykırılığı ve yanlış tutanak ifadeleri doğrudan iptal sonucunu doğurur.
  • Yargıtay, bu gibi durumlarda şekil eksikliğini “ağır ve mutlak geçersizlik sebebi” olarak değerlendirmektedir.

Yargıtay 3. HD 2016/647 E., 2016/1999 K. ve 2015/68 E., 2015/17708 K. – Vasiyetnamenin Açılıp Okunmasının Hak Düşürücü Sürelere Etkisi ve Usulün Önemi

“Mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen sulh hakimine teslimi zorunludur ve teslimden itibaren bir ay içinde açılır ve ilgililere okunur. Bu şekilde vasiyetnamenin usulünce açılıp okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin iptali davasında öncelikle davaya konu vasiyetnamenin açılıp açılmadığının araştırılması gerekir ve vasiyetnamenin açılmasına dair kararın kesinleşme şerhli kararın da dosyaya konulması gerekir.”

(Yargıtay 3. HD. 2015/68 E.-2015/17708 K.) – Vasiyetnamenin Açılması ve Okunmasına İlişkin Kararın Kesinleşmesinin Dava Şartı Niteliği

“TMK’nın 595. maddesi gereği miras bırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın hemen Sulh Hakimine teslim edilmesi gerekir. Teslimden itibaren bir ay içinde vasiyetname açılır ve ilgililere okunur. Usulünce açılan ve okunma kararı kesinleşen vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin iptaline ilişkin dava dosyasına öncelikle vasiyetnamenin açılıp okunduğuna ilişkin kesinleşme şerhli onaylı örneği getirilip konmalıdır.“

Özet (Madde Madde)

  • TMK 595. madde, mirasbırakanın ölümünden sonra ele geçen vasiyetnamenin derhâl Sulh Hakimine teslim edilmesini zorunlu kılar.
  • Vasiyetname, teslimden itibaren 1 ay içinde açılır ve ilgililere okunur.
  • Açılma/okunma kararının kesinleşmesinden sonra, vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar.
  • İptal davasında ilk yapılması gereken iş:
    • Vasiyetnamenin açılıp açılmadığının araştırılması,
    • Açılma ve okuma kararının kesinleşme şerhli örneğinin dosyaya alınmasıdır.
  • Bu belgeler olmadan vasiyetnameye karşı açılan davanın dinlenmesi mümkün değildir.

Hukuki Yorum

  • Yargıtay’a göre vasiyetnamenin açılması, mirasçıların bilgilendirilmesi ve hak arama sürecinin başlaması için zorunlu aşamadır.
  • Açılma yapılmadan hak düşürücü sürenin başlaması mümkün olmadığından, mahkemenin bu konuda kendiliğinden araştırma yükümlülüğü vardır.
  • Usul eksiklikleri, iptal davasının reddine veya eksik inceleme nedeniyle bozulmasına yol açabilir.

Yargıtay 3. HD 2015/18257 E., 2016/374 K. – Vasiyetnamenin Açılmamış Olmasının İptal ve Tenkis Davalarına Etkisi

“Vasiyetnamenin iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre, davacının tasarrufu iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlar. MK 571. Maddesinde dava açma hakkı mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde vasiyetnamelerde açılma tarihinden itibaren 10 yıl geçmekle düşer. Hem iptal hem de tenkis davalarının dinlenebilmesi için öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tespit edilmesinin amacı mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirmek ve bu konuda yasal haklarını kullanmayı temine yöneliktir. Vasiyetname açılmadan 559. Maddede belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamaz. Bu konuda gerekli araştırmalar yapılmadan hüküm kurulması doğru değildir.”

Özet (Madde Madde)

  • Vasiyetnamenin iptali davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre, davacının iptal sebebini ve kendi hak sahipliğini öğrendiği tarihte başlar.
  • MK 571. madde: Mirasçı saklı payının zedelendiğini öğrendikten sonra 1 yıl, her hâlde vasiyetnamenin açılma tarihinden itibaren 10 yıl içinde dava açmalıdır.
  • İptal veya tenkis davasının dinlenebilmesi için ilk araştırma:
    Vasiyetnamenin usulünce açılıp açılmadığıdır.
  • Vasiyetnamenin açılıp okunması, mirasçıların haklarını bilmesi ve kullanabilmesi için zorunludur.
  • Vasiyetname açılmadan MK 559. maddesindeki 1 yıllık süre işlemeye başlamaz.
  • Açılma araştırması yapılmadan verilen karar hukuka aykırıdır.

Hukuki Yorum

  • Yargıtay, vasiyetnamenin açılmasını iptal davasının ön koşulu olarak kabul ederek hukuki güvenliği ve bilgiye erişimi esas alır.
  • Açılma işlemi yapılmadan dava süreleri başlayamayacağı için, mahkemeler bu hususu resen araştırmak zorundadır.

Yargıtay 3. HD 2015/18917 E., 2016/412 K. – Ehliyetsizlik İddiasına Dayalı Vasiyetname İptal Davalarında Delillerin Tamamlanması Gereği

“Dava konusu uyuşmazlık, ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak vasiyetnamenin iptaline ilişkindir. Ehliyetsiz olduğu iddia edilen vasiyetçinin vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği konusunda tarafların bilgisine başvurularak, varsa doktor raporları veya tedavi gördüyse buna ilişkin tüm kayıtların eksiksiz getirtilerek dosyaya konması, işlem tarihinde miras bırakanın ehliyetsiz olup olmadığının tespiti için dosyanın ATK’ya gönderilmesi ve buna ilişkin rapor alınması gerekir. Tüm bu işlemler yapılmadan , deliller tam olarak toplanıp bunun sonucunda ATK’dan rapor alınmadan eksik inceleme sonucu karar verilmesi yerinde değildir. “

Özet (Madde Madde)

  • Dava, vasiyetçinin vasiyetname tarihinde ehliyetsiz olduğu iddiasına dayanmaktadır.
  • Mahkeme, vasiyetçinin vasiyetname tarihine yakın dönemde:
    • Tedavi görüp görmediğini,
    • Varsa doktor raporlarını,
    • Hastane kayıtlarını, ilaç raporlarını, tüm tıbbi belgeleri toplamalıdır.
  • Daha sonra dosya Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek işlem tarihinde ehliyet olup olmadığına ilişkin bilimsel rapor alınmalıdır.
  • Bu incelemeler yapılmadan verilen karar eksik inceleme nedeniyle bozma sebebidir.

Hukuki Yorum

  • Ehliyetsizlik iddiası ciddi bir iptal sebebi olduğundan, Yargıtay bu konuda yoğun tıbbi araştırma ve ATK raporu talep eder.
  • İsabetli bir karar için vasiyetçinin ruhsal ve bilişsel durumunun objektif verilerle ortaya konulması şarttır.

Yargıtay 3. HD 2015/1587 E., 2015/20903 K. – Vasiyetnamenin Tenfizine İlişkin Davaların Ayni Hak Doğurmayan Hukuki Niteliği

“Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davaları bir ayni hakkın yerine getirilmesi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesince açılıp okunan vasiyetnamenin MK m. 595 vd. maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği veya istenmiş ise de reddedildiğinin ve bunun sonucunda kesinleştiğinin tespit edilmesidir. Bu tesbit işlemi başlı başına bir ayni hak geçişini sağlamaz.”

Özet (Madde Madde)

  • Vasiyetnamenin tenfizi davası bir ayni hak talebi değildir.
  • Amaç, şu hususların tespitidir:
    • Vasiyetnamenin MK 595 ve devamı maddelerine göre açılıp okunduğu,
    • Tebligat işlemlerinin tamamlandığı,
    • İtiraz/iptal davası açılmadığı veya açıldıysa kesinleşmiş şekilde reddedildiği.
  • Tenfiz kararı, tek başına mülkiyet veya ayni hak devri sağlamaz; sadece uygulamaya zemin hazırlar.

Hukuki Yorum

  • Yargıtay, tenfiz davasının niteliğini “tespit davası” olarak konumlandırır.
  • Bu yaklaşım, tenfiz kararının uygulamada yanlış biçimde ayni hak doğurucu olarak görülmesinin önüne geçer.

Yargıtay 3. HD 2014/20723 E., 2015/17293 K. – Vasiyetname Açılmadan Zaman Aşımı ve Hak Düşürücü Sürelerin İşlemeyeceğine İlişkin İçtihat

“TMK m. 602 “vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.” Vasiyet alacaklısı vasiyetnameden kaynaklanan hakkını vasiyetname açılıp okunmadan kullanamaz. Vasiyet açılıp okunmadan vasiyetin yerine getirilmesi de istenemez. Yine vasiyetname açılmadan vasiyeti öğrenme koşulu da gerçekleşmeyeceğine göre zamanaşımı da işlemeye başlamaz. “

Özet (Madde Madde)

  • TMK 602. madde: Vasiyet alacaklısının dava hakkı, tasarrufu öğrenmesinden veya vasiyet borcu muaccel olunca muacceliyet tarihinden itibaren 10 yıl içinde düşer.
  • Vasiyetname açılıp okunmadan vasiyet alacaklısının hakkını öğrenmesi mümkün değildir.
  • Bu nedenle vasiyet açılmadan:
    • Vasiyetin yerine getirilmesi istenemez,
    • Öğrenme şartı gerçekleşmediğinden zamanaşımı işlemez.
  • Yargıtay, vasiyetnamenin açılmasını sürelerin başlaması için zorunlu şart olarak görür.

Hukuki Yorum

  • Bu karar, vasiyet alacaklılarının hak kaybına uğramaması için vasiyetnamenin açılmasının mutlak şart olduğunu vurgular.
  • Sürelerin başlaması, öğrenme olgusuna bağlandığından açılma işleminin yapılması hem pratik hem hukuki açıdan kritiktir.

Yargıtay 3. HD 2014/19530 E., 2014/16709 K. – Mirasçıların Tamamı Çağrılmadan Yapılan Vasiyetname Açma İşleminin Usule Aykırılığı

“Vasiyetname geçerli olup olmadığına bakılmaksızın tesliminden itibaren 1 ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi tarafından açılır ve ilgililere tebliğ edilir. Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer vasiyetnamenin açılması sırasında diledikleri taktirde hazır bulunmak üzere çağrılırlar(TMK m. 596/1-2) Somut olayda bilinen tüm mirasçılara tebliğ çıkarılmadığı anlaşılmaktadır. TMK uyarınca miras bırakanın tüm mirasçıları ve ilgililer usulünce çağrılmadan vasiyetnamenin açılıp okunması doğru değildir.”

Özet (Madde Madde)

  • Vasiyetname, geçerliliği ne olursa olsun, teslimden itibaren 1 ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından açılmak ve okunmak zorundadır.
  • TMK 596/1-2: Bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer, açılış esnasında hazır bulunmak isteyebilecekleri için usulüne uygun şekilde çağrılmalıdır.
  • Kararda, bilinen tüm mirasçılara tebligat yapılmadığı tespit edilmiştir.
  • Usulüne uygun çağrı yapılmadan vasiyetnamenin açılması, usule aykırıdır ve işlemin geçerliliğini tartışmalı hâle getirir.

Hukuki Yorum

  • Yargıtay’ın yaklaşımı, mirasçıların bilgi alma hakkının ve vasiyetnamenin şeffaf biçimde açılmasının miras hukukunun temel ilkeleri arasında olduğunu vurgular.
  • Çağrı yapılmayan mirasçı açısından süreler (iptal, tenfiz vs.) işlemeye de başlamayabilir.

YHGK 2007/2-2 E., 2007/10 K. – Vasiyetnamenin Tenfiz Davalarının Ayni Sonuç Doğurmamasına İlişkin Yargıtay Değerlendirmesi

“Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) diye adlandırılan davalar, bir ayni hakkın tesisini sağlamaz. Yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi tarafında usulünce açılmış olan vasiyetnamenin TMK 595 vd. maddelerinde belirtilen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle kesinleştiğinin tespiti içindir. Bu tespit başlı başına bir ayni hakkın geçirimini sağlamaz “

Özet (Madde Madde)

  • “Vasiyetnamenin tenfizi” davası, bir ayni hak talebi değildir.
  • Bu dava yalnızca:
    • Vasiyetnamenin usulüne uygun şekilde açılıp okunduğu,
    • TMK 595 ve devamı uyarınca tüm tebliğ işlemlerinin tamamlandığı,
    • İtiraz veya iptal davası açılmadığı ya da açılmışsa reddedilip kesinleştiğinin
      tespiti için açılır.
  • Tenfiz kararı, kendi başına mülkiyet devri veya ayni hak geçişi sağlamaz.

Hukuki Yorum

  • Tenfiz kararını “tesis eden değil, tespit eden” bir karar olarak nitelendiren Yargıtay, uygulamada yapılan en yaygın hatalardan birini düzeltir:
    Tenfiz kararı ayni hak doğurmaz, yalnızca sonraki işlemlere hukuki zemin oluşturur.

(Yargıtay 3. HD 2015/6890 E., 2015/10407 K.) – Noter İhtarnamesinin Vasiyetnamenin Yerine Geçemeyeceği ve Rücu Niteliği Taşımayacağı

“Miras bırakan, ölümüne kadar her zaman vasiyetnameden dönebilir. Vasiyetnamenin yazılı, resmi ve sözlü vasiyetname gibi türleri bulunmaktadır. Somut olayda, bir resmi vasiyetname söz konusudur.

Bazı durumların gerçekleşmesi vasiyetnamenin yürürlüğe girmesine mani olur. Vasiyetnameden sonra gerçekleşen bir ölüme bağlı tasarrufla (TMK.m. 542), vasiyetnamenin miras bırakan tarafından yırtılarak, yakılarak, okunmayacak şekilde karalanarak, imzası silinerek veya başka bir şekilde yok edilmesi ile (TMK. m. 543/1) miras bırakanın önceki vasiyetnameden rücu ettiğini bildirmeden, yasada öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yapmasıyla (TMK. m. 544), miras bırakanın vasiyetname ile bağdaşmayacak sağlararası tasarrufta bulunmasıyla (TMK.m. 544/2), kaza sonucu veya üçüncü bir kişinin kusuru ile vasiyetnamenin yok olması ile (TMK. m. 543/2) veya sözlü vasiyetnamenin yapılmasından sonra diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağının doğması ve bunun üzerinden bir aylık sürenin geçmesi ile bu vasiyetnamenin uygulama imkânı ortadan kalkar.

Somut olayda, miras bırakan tarafından düzenlenen 25/03/2002 tarihli vasiyetname, 4721 sayılı Medeni Kanun’un 532 ve devam maddelerine göre yapılmış resmi bir vasiyetnamedir. Miras bırakan önceki vasiyetnameden rücu ettiğini bildirmeden, yasada öngörülen şekillerden birine uymak suretiyle yeni bir vasiyetname yapmasıyla vasiyetnameden dönebilir. Murisin davacıya gönderdiği Espiye Noterliği’nin 30 Mayıs 2002 tarih 1205 yevmiye nolu ihtarnamesi vasiyetname olarak değerlendirilemeyeceğinden, Espiye Noterliği’nin 25/03/2002 tarih ve 689 yevmiye numaralı vasiyetnamesinden dönüldüğünden bahsedilemez. Hal böyle olunca, vasiyetnamenin geçerli olduğu dikkate alınarak yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilemesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.“

Özet (Madde Madde)

  • Miras bırakan, ölümüne kadar her zaman vasiyetnameden dönebilir (TMK m. 542–544).
  • Ancak vasiyetnameden dönme işlemi, kanunda öngörülen şekillerden biriyle yapılmalıdır:
    • Yeni vasiyetname düzenleme,
    • Önceki vasiyetnameyi yok etme (yırtma, imzanın silinmesi, yakma vb.),
    • Vasiyetle bağdaşmayan sağlararası işlem yapma,
    • Sonradan doğan geçerli bir ölüme bağlı tasarruf.
  • Somut olayda, murisin 25/03/2002 tarihli vasiyetnamesi resmî vasiyetname niteliğindedir.
  • Murisin davacıya gönderdiği noter ihtarnamesi, kanunda öngörülen şekilleri taşımadığından yeni bir vasiyetname veya vasiyetnameden dönme beyanı olarak kabul edilemez.
  • Bu nedenle önceki vasiyetname geçerliliğini korur.

Hukuki Yorum

  • Yargıtay, vasiyetnameden dönmenin şekle bağlı olduğunu özellikle vurgular.
  • Noter ihtarnamesi, yazılı bir belge olsa dahi vasiyetnamenin kurucu unsurlarını taşımadığı için ölüme bağlı tasarruf niteliği kazanamaz.
  • Bu yaklaşım, miras bırakanın son arzularındaki değişikliğin ancak şekle bağlı irade açıklamasıyla hüküm doğuracağını gösterir.

Yargıtay 3. HD 2012/22242 E., 2012/26306 K. – Vasiyetnamenin Açılıp Okunması İşleminin Amacı ve Sulh Hakiminin Rolü

Vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tesbit edilmesinin amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirme ve yasal haklarını kullanmayı temine yönelik bir işlemdir.

Bu nedenle, Sulh Hakiminin görevi, MK.nun 596 ve Tüzüğü17 36/2.maddesine uygun olarak vasiyetnameleri açarak lehine kazandırma yapılan kişi ile yasal mirasçılarına vasiyetnamenin onaylı bir örneğini tebliğ ederek, vasiyetnamenin açılması sırasında hazır bulunmak üzere çağrılmasını sağlamaktır. Vasiyetname, geçerli olup olmadığına bakılmaksızın, tesliminden başlayarak bir ay içinde miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi tarafından açılır. Vasiyetname açılırken bilinen mirasçılar ve diğer ilgililer, açılması sırasında diledikleri takdirde hazır bulunmak üzere çağrılır ve okunur. ( TMK. Md. 596 ) Vasiyetnamede vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmış ise, Sulh Hakimi tarafından bu görev kendisine bildiHâkimi (TMK.m.550/3) Vasiyetnamenin açılışını müteakip mirasta hak sahibi her birine, vasiyetnamenin kendilerine ilişkin kısımlarının onaylı bir örneği tebliğ olunur (TMK.md.597). Lehlerine karşılıksız kazandırma yapılan kimselerin ve mirasçıların adresleri belli değilse kendilerine vasiyet ilanen tebliğ edilir. (TMK.md.597/2) Sulh Hakimi, vasiyetnamenin kendisine teslimini müteakip gerekli koruma önlemlerini alır, olanak varsa ilgilileri dinleyerek yasal mirasçılara terekenin geçici olarak teslimine yahut resmen yönetilmesine karar verir. (TMK.md.595/3) Görüldüğü gibi Sulh Hakiminin görevi vasiyetnameyi açarak, ilgililere tebliğ etmek, mirasçılara istedikleri halinde bir mirasçılık belgesi vermek ve terekeye dahil malları yasal mirasçılara geçici olarak teslim etmek, yahut resmi yönetimi emretmekten ibarettir. Sulh Hakiminden vasiyetin okunmasını istemek, bir ayni hakkın geçirilmesi isteği niteliğinde değildir.”

Özet (Madde Madde)

  • Vasiyetnamenin açılıp okunmasının amacı, mirasçıları ve lehine kazandırma yapılan kişileri bilgilendirmek ve haklarını kullanabilmelerini sağlamaktır.
  • Sulh Hakiminin görevleri:
    • TMK 596 uyarınca vasiyetnameyi teslimden itibaren 1 ay içinde açmak ve okumak,
    • Bilinen mirasçıları ve diğer ilgilileri çağırmak,
    • Vasiyetnamenin onaylı örneklerini mirasçılara ve lehtarlara tebliğ etmek (TMK 597),
    • Gerekirse ilanen tebliğ yoluna başvurmak,
    • Terekeye ilişkin geçici koruma tedbirleri almak (TMK 595/3),
    • Mirasçılık belgesi düzenlemek (talep üzerine).
  • Vasiyetçi tarafından vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmışsa, bu kişi Sulh Hakimi tarafından bilgilendirilir (TMK 550/3).
  • Sulh Hakimi tarafından yapılan açma–okuma işlemi, ayni hak devri talebi niteliği taşımaz; sadece bildirim ve tebliğ işlemidir.

Hukuki Yorum

  • Yargıtay burada vasiyetname açma işleminin kapsamını netleştirmiş ve şu iki hususu kesinleştirmiştir:
    1. Vasiyetnamenin açılması sürelere başlangıç sağlayan zorunlu bir prosedürdür.
    2. Sulh Hakimi, vasiyetnameyi açmakla sınırlı role sahiptir; vasiyetin tenfizi veya ayni hak geçişi ile ilgili bir karar verme görevi yoktur.
  • Bu yaklaşım, vasiyetname açma işleminin usule uygun yapılmaması hâlinde iptal, tenfiz, hak düşürücü süreler gibi konularda ciddi sonuçlar doğurabileceğini ortaya koymaktadır.

Vasiyetnamenin İptali Konusuna Yönelik Sık Sorulan Sorular (SSS)

1. Vasiyetname hangi durumlarda iptal edilebilir?

Vasiyetname, TMK m. 557’de sayılan sebeplerle iptal edilebilir:

  • Vasiyetçinin ehliyetsiz olması,

  • Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama ile yapılması,

  • Tasarrufun hukuka veya ahlaka aykırı koşullar içermesi,

  • Şekil şartlarına uyulmadan yapılmış olması.
    Bunların dışında kalan gerekçelerle iptal talebi genellikle kabul edilmez.

2. Okuma yazma bilmeyen kişinin resmi vasiyetnamesinde nelere dikkat edilir?

TMK m. 535’e göre, okur-yazar olmayan kişinin vasiyetnamesi noter ve iki tanık önünde okunmalıdır. Tanıklar, hem vasiyetnamenin okunduğunu hem de vasiyetçinin iradesinin kendi önlerinde gerçekleştiğini belgelemelidir. Bu şekil şartlarından birinin eksikliği, vasiyetnamenin geçersizliğine yol açar.

3. Manevi baskı altında yapılan vasiyetnamenin geçerliliği var mıdır?

Vasiyetçinin tehdit, korkutma veya zorlama altında düzenlediği vasiyetname geçersiz sayılır. Ancak bu durumun mahkemede kanıtlanması gerekir. Kanıtlanamayan manevi baskı iddialarında, vasiyetname geçerliliğini korur.

4. Vasiyetname açılmadan iptal davası açılabilir mi?

Hayır. TMK m. 595–596’ya göre, vasiyetnamenin Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından açılıp okunması gerekir. Açılmadan iptal veya tenfiz davaları için hak düşürücü süre işlemez. Açılma işlemi, mirasçıların haklarını kullanabilmesi için zorunludur.

5. Vasiyetnamenin tenfizi nedir ve ayni hak sağlar mı?

Tenfiz, vasiyetnamenin yerine getirilmesi için yapılan davadır. Ancak bu dava, başlı başına ayni hak tesis etmez; yalnızca vasiyetnamenin usulüne uygun şekilde açılıp okunduğunu ve iptalinin istenmediğini veya reddedildiğini tespit eder.

6. Murisin ihtarnamesi vasiyetname yerine geçer mi?

Hayır. Miras bırakan, önceki vasiyetnamesinden dönmek için kanunda öngörülen şekillerden birine uymak zorundadır. Noter ihtarnamesi veya yazılı bildirim, tek başına yeni vasiyet veya iptal niteliği taşımaz.

7. Tüm mirasçılar çağrılmadan vasiyetname okunabilir mi?

Hayır. TMK m. 596/1-2’ye göre, bilinen tüm mirasçılar ve ilgililer usulüne uygun şekilde çağrılmalıdır. Çağrı yapılmadan yapılan açma işlemi usule aykırıdır ve hak düşürücü süreler başlamaz.

8. Ehliyetsizlik iddiası nasıl kanıtlanır?

Mahkeme, vasiyetçinin vasiyetname tarihine yakın dönemde tedavi görüp görmediğini araştırır ve gerekirse Adli Tıp Kurumu raporu talep eder. Deliller eksiksiz toplanmadan karar verilmesi doğru değildir.

AKLINIZA TAKILAN SORULARI SORABİLİRSİNİZ

Thanks for sending Email!

Processing...

Diğer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

One Comment