Devremülk Avukatı
Devremülk Tapu İptali Davası
1. Devremülk nedir?
2. Hangi sözleşmeler devremülk sözleşmesi olarak kabul edilmektedir?
3. Devremülk mağduriyeti nedir? Çözüm yolları nelerdir ve nasıl önlenir
4. Devremülk Aidat Ücretleri ve Artışları Nasıl Kontrol Edilir?
5. Bu mağduriyetlerin temel görünümleri, hukuk sistemimizin bu sorunlara karşı yaklaşımı ve bulunan çözümler şu şekildedir:
- Sözleşmelerin Noterde veya Tapu Müdürlüğünde Yapılmaması Durumu
- Tüketicinin Cayma Hakkının Niteliği ve Kapsamı
- Tatil Hakkının Kullanılamaması / Kullanım İmkansızlığı / İfa İmkansızlığı
- Sözleşme Koşullarının İhlali Halinde Devremülk Mağdurlarının Yapması Gerekenler ve Sözleşmenin İptal Edilmesi Durumu
- Aidat Ücretlerinin Sözleşmeye Aykırı Olarak Aşırı Oranda Artırılması Durumuda Sözleşme İptal Ettirilebilir:
- Aidatlar Ödenmediği İçin İcra Takibi Yapılması Durumunda Dava Açılarak İcra Takibinin İptali Talep Edilebilir
- Taksitli Senetlerin Ödenmemesi Halinde Yapılan İcra Takibi Mahkeme Kararıyla İptal Edilebilir
- İletişim Sorunları ve Şirketlerin Sürekli İsim Değiştirmesi Durumu
6. Devremülk Mağduru Olmamak için Dikkat Edilmesi Gerekenler:
- Şirket Seçimi
- Sözleşmenin İncelenmesi
- Aidat Miktarları ve Yönetim Planı
- İletişim ve Geri Bildirim
7. Devremülk iptali nasıl yapılır?
- Görevli Mahkeme ve Yetki
- Davanın Konusu
- Davada İleri Sürülecek İptal Gerekçeleri
- Mahkeme Süreci ve Dava Süresi
- Mahkeme Kararından Sonra Yapılacak İş ve İşlemler
Konaklama yapılmış olması davanın reddini gerektiren bir sebep değildir. Konaklama yapılması sadece devremülk mağduruna devri yapılan odada ve devremülk mağdurunun tatil hakkı kullanım döneminde yapılması halinde 14 günlük cayma süresini başlatması bakımından önem arz eder. Bu durumda da cayma süresi geçmiş olsa dahi yukarıda belirtilen fesih sebepleri dikkate alınarak devremülk iptali davası kabul edilecektir.
Devremülk firmaları gerek ellerinde olan senetlerin vadesinde ödenmediğinden bahisle gerekse devremülk sahiplerinin yıllık ödemesi gereken aidatların ödenmediği gerekçesiyle sürekli olarak devremülk sahiplerini icra takibi ve haciz tehditleriyle tazyik altında tutmaktadır. Böyle durumlarda devremülk mağdurları şöyle yapmalıdır:
- İcra takibi tehdidi senetten kaynaklanıyorsa alanında uzman bir avukat aracılığıyla devremülk sözleşmenizi ve buna bağlı senetlerinizi iptal ettirmelisiniz.
- İcra takibi tehdidi aidatlardan kaynaklanıyorsa, başlatılacak icra takibi ilamsız icra takibi olacaktır. İlamsız icra takiplerini durdurmak için icra dairesine itiraz etmek gerekir.Bu durumda icra takibi durmuş olacaktır.
Fakat devremülk şirketi itirazınızı bertaraf etmek adına itirazın iptali davası açması ve kazanması durumunda (Sözleşmeye göre her sene aidat ödemek zorunda olunduğu için devremülk şirketi bu davayı yüksek ihtimalle kazanacaktır.) karşı tarafa güncellenen AAÜT’ne göre yüksek miktarda avukatlık ücreti, ilgili aidat bedeli, masraflar ve faizleri ödemek zorunda kalacaksınız.
Bu durumlarla karşılaşmamak adına sözleşmenizi, senetlerinizi ve tapunuzu iptal ettirebilirsiniz. Böylelikle aidatları ve senetleri ödemenize gerek kalmaz.
Devremülk şirketlerine yapılan tüm ödemelerinizi faiziyle geri alabilirsiniz. Bu tür davalarda ticari işlere uygulanan temerrüt faizi uygulanmaktadır ve şu an yıllık %16,75’tir. Faiz ve tazminat boyutu tapunuzu alıp almadığınıza göre değişkenlik göstermektedir.
Eğer ki tapunuzu aldıysanız, faiz karşı tarafa gönderilen ihtarname tarihinden itibaren başlamaktadır. Eğer ki ihtarname göndermeyip direkt dava açıldıysa dava tarihinden itibaren işletilmektedir.
Örnek vermek gerekirse: 04/09/2017’de devremülk sözleşmesi imzalanmış olsun ve 04/09/2018’de tapu alınmış olsun. İhtarname 19/07/2021 tarihinde gönderilmiş ve dava da 01/08/2021 tarihinde açılmış olsun. Burada faiz başlangıcı olarak 19/07/2021 tarihi esas alınacaktır. İhtar gönderilmediyse 01/08/2021 tarihi esas alınacaktır.
Eğer ki tapunuzu almadıysanız, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre uyarlama yapılacak ve ödeme yaptığınız miktar döviz kuru, altın, beyaz eşya, işçi ücretleri, tahvil gibi parametreler dikkate alınarak günümüze uyarlanacak ve bulunan değerin tarafınıza ödenmesine karar verilecektir.
Senet ödemeleri ve aidat ödemeleri bakımından ikili ayrıma gitmekte fayda var. Eğer ki aidat ödemelerine istinaden dava sürecinde bir icra takibi başlatılırsa buna yukarıda bahsedildiği üzere itiraz ettiğiniz durumda karşı taraf hiçbir şey yapamayacaktır. Fakat devremülk şirketi elindeki vadesi gelen senetleri icraya koyarsa buna itiraz imkânı kısıtlı olduğundan mahkemeden teminat karşılığı icra takibinin durdurulması kararı alınabilecektir. Bu yol sayesinde size karşı herhangi bir icra takibi başlatılamayacaktır.
Devremülk mağdurlarının imzaladığı sözleşmelerin birer örneği satıcı şirketlerde bulunmak zorundadır. HMK 220.maddesi gereğince satıcı şirketler bu sözleşmeleri dosyaya ibraz etmek zorunda olduklarından elinizde sözleşmeler bulunmasa dahi dava açılarak devremülk sözleşmesi iptal edilebilir. Aynı şekilde devremülk tapusu iptali mümkündür. Fakat bunun için yapılan sözleşmeyi yaklaşık olarak ispat edecek tapu, protokol, sözleşme, ödeme belgesi gibi bir belge mahkemeye ibraz edilmelidir.
Devremülk Nedir?
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre devremülk hakkı mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade hakkı tanıyan, müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkıdır.
Devremülk düşük maliyetli tatil yapmak isteyen vatandaşların tercih ettiği yollardan biridir. Tatil planları yaparken birçok insan, konaklama maliyetlerini düşürmek için devremülk satın almayı ya da kiralamayı tercih ederler. Ancak, son yıllarda vatandaşların bu isteklerini suistimal eden şirketler sebebiyle pek çok devremülk mağduriyeti yaşanmaktadır. Bu suretle kötü niyetli şirketler devremülk dolandırıcılığı yapmaktadır fakat her ne kadar devremülk mağduriyeti oluşsa da alanında uzman devremülk avukatı ile çalışarak devremülk sözleşmesinin iptali ve devremülk tapu iptali davası açılması mümkündür.
Günümüzde devremülk satıcısı şirketler profesyonel saldırgan satış teknikleri kullanarak türlü yöntemlerle ağına çektikleri mağdurlara farklı farklı şirketler üzerinden kanuna aykırı ve usulsüz devremülk satışı yapmaktadırlar.
Bu satış yöntemleri; sosyal medya platformlarında ‘’HEDİYE TATİL KAZANDINIZ’’ gibi reklamlar yapmak, toplu kullanım alanlarında anket doldurtarak kişilerin kişisel bilgilerinin alınması ve daha sonra bu kişilerin telefonla aranarak ‘’HEDİYE TATİL KAZANDINIZ’’ vaadiyle tesise çağrılması ayrıca şahısların iletişim bilgilerinin farklı firmalardan satın alınması, bu kişilerin ‘’call center’’ aracılığıyla aranmasının ardından ‘’HEDİYE TATİL’’ vaadiyle tesise çağrılması ve tesise gelen kişilere yüksek sesli müzikli bir ortamda birebir markaj uygulanarak mağdurların kimseyle iletişim kurmasına olanak tanınmadan hatta lavaboya dahi kendi başlarına gitmelerine imkan tanınmayarak sözleşme imzalatılması şeklindedir.
Devremülk satıcısı şirketler, devremülk mağdurlarını her seferinde bir üst paketin alınması halinde mutfaklı devremülk kullanım hakkı, satış hakkı, kiralama ve uluslararası değişim gibi hakların olacağını belirterek aldatmaktadırlar. Ayrıca yabancıların özellikle Arap’ların kalabalık aileler olduğu için üst paketlerin alınması halinde Arap’lara ellerindeki devremülkün satılabileceği, çok büyük karlar elde edebileceği gibi vaatlerle devremülk mağdurlarını aldatmaktadırlar.
Devremülk mağdurları, şirketlere vaatlerini yerine getirmeleri için müracaat etmeleri halinde devremülk satıcısı şirketler her seferinde daha ileri bir vade söyleyerek zaman kazanmakta ve devremülk mağdurlarına yeni yeni sözleşmeler imzalatmaktadırlar.
Hangi Sözleşmeler Devremülk Sözleşmesidir?
Henüz sözleşmenin kurulması aşamasında yukarıdaki gibi birçok usulsüzlük yapan bu devremülk şirketleri aynı zamanda sözleşmeleri kanunda tanımlanan isimlerden farklı adlandırarak hukuki sorumluktan da kurtulma gayreti içerisindedirler.
Örneğin; mağdurlara ‘’Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi’’ ‘’Hisseli Gayrimenkul Pay Vaadi Sözleşmesi’’ gibi isimlerle sözleşmeler imzalatılarak sözleşmelerin aslında bir devremülk sözleşmesi olmadığı, bu sebeple bu sözleşmelere 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan Yönetmelik’in uygulanmaması gerektiğini savunmaktadırlar.
Bu yöntemle tüketiciler lehine olan kanun maddelerinden kurtulmayı amaçlamaktadırlar. Fakat gerek Kanun gerek Yönetmelik gerekse yargı kararları kötü niyetli bu şirketlere geçit vermemektedir.
Zira Devre Tatil Ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin 2.maddesinin 3. Fıkrasında
‘’ Bu Yönetmeliğin uygulanmasında, devre mülk, dönem mülk, paylı mülkiyet, hisseli gayrimenkul satışı ve benzeri isimler altında yapılan ve tapu tesciline konu edilen satışlara ilişkin sözleşmeler, bir yıldan uzun süre için kurulması ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı tanıması halinde devre tatil sözleşmesi olarak kabul edilir.’’
ifadeleriyle devre mülk, dönem mülk, paylı mülkiyet, hisseli gayrimenkul satışı ve benzeri isimler altında yapılan tüm sözleşmeleri devre tatil sözleşmesi olarak kabul edilmiş ve aynı yönetmeliğin 4/A maddesinin 3. Fıkrası uyarınca ‘’Devre mülk hakkı veren sözleşmeler hariç olmak üzere, tüketicilerle mülkiyet payına bağlı ayni hak sağlayan devre tatil sözleşmesi kurulamaz.’’ ifadeleriyle tapu devri vaat edilen sözleşmeler devremülk sözleşmesi olarak hüküm altına alınmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/2046 E. , 2019/892 K. nolu ilamında;
”Oysa ki taraflar arasında imzalanan devremülk satış sözleşmesinin “sözleşmenin konusu” başlıklı 2. maddesinde ‘İş bu sözleşmenin konusu- … Ltd. Şti.’ne ait … tapunun parsel no:… kayıtlı taşınmazın üzerinde yapılmakta olan binalardan. … blok …. bağımsız bölümün 1/36 payının 1/52 payının haricen satışı sözleşmesidir. Bu harici satış sözleşmesine konu bölümün tapusu .. alıcı adına devir edilecektir.’ şeklinde ifade edilen hükümle taraflar arasında devremülk satış sözleşmesi yapıldığı …” ifadelerinden de tapu devri taahhüt edilen sözleşmenin devremülk sözleşmesi mahiyetinde olduğu hüküm altına alınmıştır.
Aynı mahiyette Bursa Bölge Adliye Mahkemesi’nin 7. Hukuk Dairesi’nin 2019/224 E. , 2020/169 K. nolu ilamı ve 2018/189 E., 2018/191 K. sayılı ilamları dikkate alındığında tapu devri vaat edilen sözleşmelerin ne adla adlandırılırsa adlandırılsın devremülk sözleşmesi olduğu vurgulanmıştır. Kararlarda ”…Taraflar arasında imzalanan sözleşme adi yazılı şekilde yapılmış olup, her ne kadar satış vaadi olarak başlık atılmış ise de devre mülk sözleşmesi niteliğinde olduğu, bilindiği üzere bu tür sözleşmeler resmi şekil şartına tabidir.” ifadeleri ile bu durum açıklığa kavuşturulmuştur. Bu maddeye dayanarak da devremülk iptali mümkün hale gelmektedir.
Devremülk Mağduriyeti Nedir, Nasıl Önleniyor ve Çözüm Yolları Nelerdir?
Devremülk mağduriyeti, vatandaşların satın aldıkları mülklerde beklenen tatil deneyimini yaşayamaması veya anlaşmalara uyulmaması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Biz de bu yazıda, devremülk mağduriyetlerinin ne olduğunu, karşılaşabileceğiniz sorunları ve bu sorunlarla nasıl baş edebileceğinizi anlatacağız.
Devremülk mağduriyetiyle karşılaştığınızda, hukuki bir süreç başlatabilirsiniz. Özellikle sözleşme iptali ve ödenen bedelin iadesi konusunda sorunlar yaşadığınızda, profesyonel hukuki destek almak gerekir. Hukuki prosedürlerle ilgili tüm yasal adımları doğru ve eksiksiz bir şekilde izlemeniz, mağduriyetinizi çözmek için en doğru yoldur.
Bu mağduriyetlerin temel görünümleri, hukuk sistemimizin bu sorunlara karşı yaklaşımı ve bulunan çözümler şu şekildedir:
- Sözleşmelerin Noterde veya Tapu Müdürlüğünde Yapılmaması Durumu:
Devre mülk hakkı, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 57. ve devamı maddelerinde düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olup, bu hak gayrimenkul hisse devri vaadi de içerdiğinden devrinin anılan yasa hükmü ile Türk Medeni Kanunu’nun 706. , Türk Borçlar Kanunu’nun 237. , Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olup, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri geçersizdir. Günümüzde uygulamada devremülk sözleşmeleri yukarıda belirtilen kanun ve yönetmeliğe aykırı olarak taraflar arasında resmi şekil şartına uyulmaksızın haricen bir sözleşme ile imza altına alınmaktadır. Bu durumda taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin hukuken bir geçerliliği bulunmamaktadır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2016/14228 E. , 2016/18433 K. ; 2016/30487 E. , 2017/9755 K. ; 2017/3973 E. , 2018/1117 K. ; 2019/2239 E. , 2019/6480 K. sayılı kararları ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi’nin 14. Hukuk Dairesi’nin 2022/1320 E. , 2023/856 K. Sayılı ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin kararlarında haricen taraflar arasında resmi şekil şartına uyulmadan yapılan devremülk sözleşmelerinin geçersiz olması gerekçe gösterilerek sözleşmeler iptal edilmiştir.
Örnek olması açısından BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 2022/1320 E. , 2023/856 K. nolu ilamının ilgili kısmı aşağıdaki gibidir:
‘’ Devre mülk hakkı 634 sayılı KMK’nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen taşınmazın müşterek mülkiyet payına bağlı bir hak olup, bu hak gayrimenkul hisse devri vaadi de içerdiğinden devrin anılan yasa hükmü ile TMK’nun 706, TBK’nun 237, Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olup, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri geçersizdir. Geçersiz sözleşmenin bulunması halinde taraflar birbirlerine verdiklerinin iadesini her zaman talep edebilirler. Somut olayda da davacıya tapu devrinin yapılmadığı anlaşılmakla, sözleşmenin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.’’
Özetle devremülk satan şirket sizinle yaptığı sözleşmeyi noterde yapmadıysa ve size tapu devretmediyse bu sözleşme geçersiz olduğu için dava açılması halinde mahkeme kararıyla iptal edilmektedir. Sözleşme imzalandıktan sonra devremülk satıcısı şirket tarafından vatandaşa tapu devri yapılması durumunda da sözleşmenin ne şekilde iptal edileceğine ilişkin aşağıda detaylı açıklamalar mevcuttur.
- Tüketicinin Devremülk Sözleşmesinden Cayma Hakkının Niteliği ve Kapsamı:
Yönetmelik’in 8. maddesinin 2. fıkrasında “Satıcı veya sağlayıcı, Ek-6’da yer alan cayma formunu, sözleşmenin kurulduğu anda yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısıyla tüketiciye vermek zorundadır.” hükmü yer almaktadır. Fakat devremülk satıcısı şirketler müşterilerine cayma formu vermediği için devremülk mağdurları bu haktan haberdar olmamaktadırlar. Adı geçen yönetmeliğin Eksik Bilgilendirme başlıklı 10.maddesi satıcının yukarıda belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket etmesi halinde tüketicinin 14 günlük cayma süresiyle bağlı olmadığı hükmünü haizdir.
Ayrıca sözleşmeler kapsamındaki devremülkler kullanıma hazır bir şekilde devremülk mağdurlarına teslim tesellüm yapılmadığından muayene imkânı bulunmamakta bu sebeple de cayma süresi başlamamaktadır.
Yönetmelik’in 15. maddesinin 3. fıkrasında ”Devir ve teslim süresi sözleşme tarihinden itibaren otuz altı ayı geçemez. Kat mülkiyetine konu taşınmazın tüketici adına tescili veya kat irtifakına konu taşınmazın tüketici adına tapu siciline tescil edilmesiyle birlikte taşınmazın zilyetliğinin devri ile teslim veya devir gerçekleşmiş kabul edilir. Taşınmazın kullanıma hazır bir şekilde tüketiciye zilyetliğinin devredilmesi gerekir. Aksi halde, teslim gerçekleşmemiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu maddeden açıkça anlaşıldığı üzere devremülk sahibinin cayma süresinin başlaması için kendisine satılan devremülkün tapusunun devrinin yanında teslimi de gereklidir. Bununla beraber devremülk sahibi ayrıca bu devremülkte tatil hakkı kullandıktan sonra cayma süresi başlayacaktır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/8911 E. 2022/2169 K., 2021/8913 E. 2022/2170 K., 2021/8914 E. 2022/2171 K.nolu ilamlarında; ’’teslimin var olduğunun kabul edilmesi için kat irtifakına konu taşınmazın tüketici adına tapu siciline tescil edilmesinin yeterli olmadığı bununla birlikte taşınmazın zilyetliğinin devri de gerektiği ancak bu durumda teslimin veya devirin gerçekleşmiş kabul edilebileceği, davacıların dava konusu taşınmaz haricinde başka bir tesiste, başka bir dönemdeki konaklamasının zilyetliğin devri anlamını taşımadığı’’ gerekçe gösterilerek cayma süresinin başlangıcına ilişkin etraflıca değerlendirme yapılmıştır.
Yargıtay HGK kararları, Yargıtay 3. ve 13.Hukuk Dairesi kararlarında devremülk mağdurlarının almış oldukları devremülk/devre tatil hangi ünitede hangi tarihler arasında kullanım hakkı tanıyor ise bizzat orasının devremülk mağdurlarına kullandırılması gerektiği aksi halde cayma süresinin başlamayacağı, sözleşmenin askıda olduğu içtihat edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/544 E., 2018/1421 K.nolu ilamında ilgili kısımda;
”Devre tatil sözleşmeleri çoğunlukla yalnızca belli bir odanın ya da taşınmazın belli dönemlerde kullanılmasından ibaret değildir; tüketiciler aynı zamanda tesisten ve tesiste verilen hizmetlerden de istifade ederler. 4077 sayılı Kanun’a tabi uyuşmazlıklar yönünden devre tatil sözleşmelerinde tüketicinin cayma süresinin başladığının kabul edilebilmesi için tüketicinin sözleşmede kendisine tahsis edilen oda veya bölümü fiilen görmesi ve bu surette gerçek anlamda teslimin sağlandığının bu iddiayı ileri süren tarafından ispatlanması gerekir. Diğer bir anlatımla tecrübe ve muayene koşullu olan bu tip satışlarda cayma hakkının hizmetin ifasından sonra başlayacağı kabul edilmelidir.” ifadeleri ile konu açıklanmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/3908 E. , 2013/16907 K. nolu ilamda yerel mahkeme tüketicinin açtığı davayı reddetmiş davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay kararı bozmuştur. Kararda ilgili kısımda;
”Konaklama belgesinde, 181 nolu odada 5.6.2011-11.6.2011 tarihleri arasında davacılarnın tatil hakkını kullandığı anlaşılmaktadır. Devre tatil sözleşmesinde, tatil döneminin 20.02-27.02 olduğu ve 62 nolu ünitenin tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Cayma hakkının kullanılabilmesi için davacıların sözleşmeye uygun kullanımının bulunması gerekir. O halde, kullanılan tatilin sözleşmeye uygun olup olmadığının araştırılarak, sözleşmeye uygun kullanım yoksa cayma hakkını kullanma süresinin henüz başlamadığı kabul edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekir. Mahkemece, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” ifadeleri yer almaktadır. Bu emsal kararda tüketici dava konusu tesiste konaklamış olsa dahi tüketiciye satışı yapılan dönemde ve tüketiciye satışı yapılan ünitede konaklama yapılmadıysa bunun cayma süresini başlatmayacağı vurgulanmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/26835 E. , 2019/4100 K.nolu ilamında;
”Konaklama belgesinde, 123 nolu odada 13.03.2014-16.03.2014 tarihleri arasında davacıların tatil hakkını kullandığı anlaşılmaktadır. Söz konusu konaklama belgesi davacılar tarafça da kabul edilmekte olup ihtilaf konusu değildir. Somut olayda uyuşmazlık; davacıların süresinde cayma hakkını kullanıp kullanmadığına ilişkindir. O halde mahkemece, devre tatil sözleşmesinde davacıların tatil dönemi ve tahsis edilen odanın niteliği araştırılarak davacıların sözleşmeye uygun kullanımının bulunup bulunmadığı ve davacıların konaklama belgesinde geçen kullanım dönemi ile kullandığı oda değerlendirilip sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” ifadeleri ile dava konusu devre tatil tesisinde konaklama olsa dahi bu konaklamanın tüketiciye satılan odada olup olmadığı ve kullanım dönemi olarak tüketiciye kullandırılacağı taahhüt edilen dönemde olup olmadığına göre karar verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/25217 E., 2014/1577 K.nolu ilamında;
” Bunun yanı sıra, gerekçeli kararda, davacıların devre tatil hakkını 2011 yılında kullanıp tecrübe ve muayene ettiği belirtilmesine rağmen, dosya arasında, sözleşmede daire numarası 5719 olan ve hafta numarası, yatak adedi, dönemi de ayrıntılı şekilde belirtilmiş olan dava konusu devre tatile konu yerin davacılar tarafından kullanılıp kullanılmadığına ilişkin yeterli araştırma da yapılmadığı anlaşılmıştır. Devre Tatil sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6.maddesi gereğince devre tatil sözleşmelerinde cayma süresi on gündür. Bu süre hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği tarihte işlemeye başlayacaktır. Davacıların devre tatil hakkını kullanmadığının tespiti halinde süre işlemeye başlamayacak ve sözleşme bu süre içerisinde askıda olacaktır. Mahkemece, davacıların bu yöndeki iddiaları üzerinde durularak, gerekli araştırma ve inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” ifadeleri ile konaklama iddiasının cayma süresini başlatabilmesi için davacılara satılan devre tatilin kullanılmış olduğunun ispat edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/43181 E., 2015/34755 K. nolu ilamında;
”davacıların sözleşmenin askıda kaldığı süre içerisinde davalı şirkete ait …. deki devre mülkleri kullanması taraflar arasında yapılan başka bir anlaşmayı oluşturmakta olup bu hususta davalı tarafça açılmış bir karşı dava da yoktur.’‘ ifadeleri ile dava konusu devremülk dışında başka bir tesiste konaklama yapıldığı iddiası varsa bu durumun yeni bir sözleşme niteliğinde olduğu ve davalı tarafça tüketicinin diğer tesiste konaklamasına ilişkin konaklama bedelini almaya yönelik açılan bir karşı davası yoksa bu durumun dikkate alınmayacağı ifadeleri ile durum bir başka yönüyle açıklığa kavuşturulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu 2017/599 E., 2020/431 K.nolu ilamı ile;
”26. …Taraflar arasındaki sözleşmede devre tatil değişim sistemi çerçevesinde başka tesislerden istifade etme olanağının tanınması da, hayatın olağan akışında tüketicinin öncelikle hak sahibi olmak istediği tesisten yararlanma beklentisi içerisinde olması nedeniyle, sonucu değiştirmeyecektir.” ifadeleri ile başka tesislerde kullanım hakkı tanınmasına bir değer atfedilmemiştir.
Yukarıda sayılan Yargıtay kararlarından anlaşıldığı üzere devremülk sahibi, kendi odası dışında ve kendi tatil dönemi dışında tatil hakkı kullanması halinde cayma süresi askıda kalmaya devam edecek ve 14 günlük cayma süresi henüz başlamayacaktır. Cayma hakkı tüketiciye tanınan ve sözleşmeyi herhangi bir geçerli fesih sebebi ileri sürmeksizin geriye dönük olarak iptal etmeye imkân tanıyan büyük bir kolaylıktır.
Cayma hakkı Yönetmelik’in 8. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre ‘’Cayma hakkının kullanıldığına dair bildirimin, cayma hakkı süresi dolmadan, şahsi hakka konu devre tatil sözleşmeleri için yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile devre mülk sözleşmelerinde ise noterlikler aracılığıyla satıcı veya sağlayıcıya yöneltilmesi yeterlidir.’’
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin kararlarında cayma hakkının kullanımına ilişkin noter aracılığıyla ihtarname çekilmeden doğrudan dava açılması halinde de cayma hakkının kullanlmış olduğuna karar verilmiştir. Örnek olması bağlamında Daire’nin 2022/1653 E. , 2023/1313 Karar sayılı ilamında ‘’Yönetmelik’in 8.maddesinde cayma ihtarının noter aracılığıyla yöneltilmesi şekil şartı olarak kabul edilmiş ise de davadan önce geçerli şekilde noter ihtarı ile cayma bildirimde bulunmayan tüketicinin dava açma yoluyla da bu hakkını kullanabileceği kabul edilmelidir.’’ ifadeleriyle de durum açıklanmıştır.
- Tatil Hakkının Kullanılamaması / Kullanım İmkansızlığı / İfa İmkansızlığı:
Devremülk sahipleri, sözleşmelerinde belirtilen tarihlerde tatil yapma hakkına sahiptirler. Ancak devremülk mağdurları tesislerdeki doluluk nedeniyle tatil haklarını kullanamamaktadırlar. Tesislerdeki doluluğun ana sebebi ise bir odanın kanun ve yönetmelik gereği en fazla 52 kişiye satılması gerekirken yüzlerce hatta binlerce kişiye satılmasıdır. Bu durumda aynı odanın paydaşı olan devremülk mağdurları 10 yılda bir ancak devremülkünü kullanabilmektedirler.
Öyle ki bazı odaların binlerce kişiye satıldığı dikkate alındığında devremülk sahibi bu odayı ancak 100 yılda bir kullanabilmektedir. Bu durum hukukumuzda ifa imkansızlığı bir diğer adıyla fiili kullanım imkansızlığı olarak tanımlanmaktadır.
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 59. maddesi gereğince bu durum şöyle açıklanmıştır:
‘’Madde 59 – Devre mülk hakkının yılın belirli dönemlerine ayrılması ve 7 günden daha az süreli olmaması gerekir.’’
Tatil hakkının kullanılamaması gibi bir sorunla karşılaşılması durumunda daha önce açılan davaların hepsinde bu durum sözleşmenin iptali / feshi için yeterli görülmüştür.
İfa imkansızlığına dair Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf) Hukuk Dairelerince yerleşmiş ve istikrar kazanmış kararlarda tatil hakkının hissedar sayısı sebebiyle kullanılamaması durumu detaylı olarak değerlendirilmiş ve aşağıdaki şekilde sözleşmelerin iptaline dair kararlar verilmiştir.
Örneğin; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2022/1635 E. , 2023/1183 K. ; 2022/1171 E. , 2023/962 K. ; 2022/672 E. , 2023/346 K. ; 2022/671 E. , 2023/428 K. nolu ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 2021/2025 E. , 2023/247 K. , 2021/2019 E. , 2023/349 K. nolu kararlarında durum şu şekilde izah edilmiştir:
‘’ Tüketicilerin devre mülk sözleşmesi yapmalarındaki saik, tatil amaçlı konaklama imkanından faydalanmak olduğundan sonradan geçerli hale gelen devre mülk sözleşmesi gereğince tapu devri yapılan ve mesken niteliğinde bulunan bağımsız bölümün sözleşmede belirlenen dönemde tatilini yapabilmesi için tüketicinin kullanımına hazır edilmesi gerekmektedir. Aralarındaki organik bağ nedeniyle sözleşmeden birlikte sorumlu olan davalı şirketler, sözleşmeden kaynaklanan bu edimlerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Termal Tapu Müdürlüğü tarafından gönderilen dava konusu 424 ada 26 parsel 1/15 arsa paylı 17 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydındaki hissedar sayısı 34 sayfa dolusu olup benzer dosyalara verilen cevaplara göre de dava konusu yerin 509 hissedarı bulunmakta olup sözleşmedeki bir haftalık kullanım sürelerine göre söz konusu bağımsız bölümün bir yıl içinde en fazla 52 devre mülk sahibi tarafından kullanılması mümkündür. Davalılar aynı devre mülkü bir yılda 52 hafta olmasına ve Yönetim Planının 17. maddesine göre yılda en az 7 gün bakım ve onarım süresi tanınmış olmasına rağmen 516 kişiye devretmiştir. Davacı ile tapu devri yapılan en az bir kişi devre mülkü kullanmak isterse hangisine öncelik tanınacağı ve satın aldığı tatil hakkının nasıl kullandırılacağı hususunda belirsizlik bulunmaktadır. Davacının bu duruma katlanmasını beklemek hakkaniyete uygun olmadığı gibi davalıların da ahde vefa ilkesi gereğince taahhüdünü sözleşmeye uygun olarak yerine getirmediği dosya kapsamı ile sabittir.
… mevcut duruma ve dava konusu bağımsız bölümdeki hissedar sayısına göre davacının kendisine pay devri yapılan bağımsız bölümde tatil hakkını kullanması fiilen mümkün olmadığından davalıların tapu devir edimlerini yerine getirmelerine rağmen davacının tatil hakkını kullanmasına ilişkin edimlerini yerine getirmedikleri, sözleşmenin bu haliyle ifasının mümkün olmadığı sabit olup sözleşmedeki amacın gerçekleşme imkanının bulunmamasının sözleşmenin feshi için haklı sebep oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulü gerekir….’’
Özetle aynı durumda olan devremülk sahibi vatandaşların yetkili ve görevli mahkemelerde bu alanda uzman bir avukattan hukuki destek alarak dava açması halinde davaları lehlerine sonuçlanacaktır.
- Sözleşme Koşullarının İhlali Halinde Devremülk Mağdurlarının Yapması Gerekenler ve Sözleşmenin İptal Edilmesi Durumu:
Devremülk mağdurlarına devri yapılan tapunun yönetim planları incelendiğinde yönetim planlarının ücretli ve ücretsiz donatılar başlıklı maddelerinde Türk hamamları, buhar odası, sauna, açık karma havuzları, termal su havuzları, jakuzi, aquapark, tuz odaları, voleybol basketbol tenis sahaları, fitness salonu, çocuk oyun parkları, yürüyüş ve koşu parkurları, piknik barbeküleri, sağlık terapi ve masaj merkezleri, SPA, tedavi amaçlı termal havuzlar, çamur banyoları, çamaşırhane, kafeterya ve restorantlar, alışveriş ve eğlence merkezleri, hobi odaları, yamaç paraşütü, tekne turu, buz pateni salonu, kreş, çamaşırhane, sinema dahil birçok sosyal aktiviteden bahsedilmektedir.
Fakat devremülk mağdurlarına satışı yapılan devremülklerin yönetim planlarında sayılan bu özelliklerin tesislerde yer almadığı bilinmektedir. Bu durum da sözleşmenin iptali için yeterli ve geçerli bir sebeptir. Bu hususların tespiti için mahkemeden devri yapılan devremülkte keşif yapılması talep edilerek tüm eksiklikler kalem kalem tespit ettirilmelidir.
Devremülk mağdurlarına çoğunlukla hiç görmedikleri tesisler uzaktan satış yöntemiyle tesisler maket üzerinden gösterilerek ve tanıtım broşürleri verilmek suretiyle satılmaktadır. Bu durumda yapılan satışlar çoğunlukla gerçeğe aykırı satışlar olmaktadır ve sözleşmede kararlaştırılan ve makette gösterilen yer ile tapu devri yapılan yer birbirinden farklı olmaktadır. Bu hususun da ispatı halinde devremülk satışı mahkeme kararıyla iptal ettirilebilecektir.
Devremülk şirketleri bazı durumlarda da, sözleşme koşullarına uymayarak, vaat ettikleri hizmetleri sağlamamaktadırlar. Bunun en yaygın örneğini devremülklerin satış ya da kiralama vaadi verilmesine karşın bunların satışının ya da kiralamasının yapılmaması oluşturmaktadır. Devremülk şirketi gerekçe olarak da satış ve kiralama departmanlarının henüz kurulmadığını dile getirmektedir. Bu durumun açılacak davada ispat edilmesi halinde devremülk sözleşmeleri mahkeme kararıyla iptal ettirilebilecektir.
- Aidat Ücretlerinin Sözleşmeye Aykırı Olarak Aşırı Oranda Artırılması Durumuda Sözleşme İptal Ettirilebilir:
Devremülk mağdurları, devremülklerini satın aldıktan sonra imzaladıkları sözleşmenin içeriğine göre aidat ödemek zorundadırlar. Zamanla aidat ücretlerinin sözleşmeye aykırı biçimde yükseltilmesi vatandaşların mağduriyet yaşamasına neden olmaktadır.
Ayrıca devremülk satıcısı şirketler aşırı oranda artırdıkları aidatları ödemeyen devremülk mağdurlarını aidat ödemediği takdirde icra takibi yapacaklarını belirterek tehdit etmekte ve devremülk mağdurlarına mağduriyet üstüne mağduriyet yaşatmaktadırlar. Bu gibi durumlarda devremülk mağdurları dava açarak mahkemeden sözleşmeye aykırılık sebebiyle devremülkün iptali davası açabilirler.
- Aidatlar Ödenmediği İçin İcra Takibi Yapılması Durumunda Dava Açılarak İcra Takibinin İptali Talep Edilebilir:
Tatil yapılamamasına rağmen istenen ve fahiş bir şekilde artırılan aidat ücretleri ödenmediği takdirde devremülk şirketleri, devremülk mağdurlarını sürekli tehditvari mesajlarla ve aramalarla tazyik altında tutmaktadırlar ve bununla da kalmayıp devremülk sahiplerine karşı icra takibi başlatmaktadırlar.
Bu durumda devremülk mağdurları açacakları sözleşmenin iptali davasıyla birlikte yapılan icra takibinin de iptalini talep edebilirler. Mahkemeler bu tip durumlarda sözleşmeyle birlikte icra takibini de iptal etmektedir. Böylece mağduriyet sonlanmaktadır.
- Taksitli Senetlerin Ödenmemesi Halinde Yapılan İcra Takibi Mahkeme Kararıyla İptal Edilebilir:
6502 Sayılı Kanun’un 4. maddesinin 5. fıkrası ‘’ Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.’’ şeklindedir. Bazı durumlarda devremülkler taksitle satılmakta ve bu taksitlere istinaden sıralı emre yazılı senetler tüketicilerden alınmaktadır. Bu senetler kanun maddesinde belirtildiği üzere geçersizdir. Dolayısıyla bu senetlere istinaden açılacak olan icra takipleri de açılacak olan dava ile iptal edilir.
- İletişim Sorunları ve Şirketlerin Sürekli İsim Değiştirmesi Durumu:
Bazı devremülk şirketleri, müşteri ilişkileri ve iletişim konusunda gereği gibi hizmet vermemektedirler. Tatil hakkı kullanmak isteye devremülk mağdurları rezervasyon konusunda devremülk şirketleriyle iletişime geçmeye çalıştıklarında şirketler telefonlara ve e-postalara cevap vermemektedirler. Öyle ki bazı şirketler saatlerce telefonda mağdurları bekletmektedirler.
İletişim sorunlarının en büyüğü şirket isimlerinin ve adreslerinin sürekli değişmesidir. Buna bağlı olarak da muhatap bulunamaması bu sorunların başında yer almaktadır.
Devremülk Mağduru Olmamak için Dikkat Edilmesi Gerekenler:
1 – Şirket Seçimi:
Devremülk satın almadan önce, şirketin geçmiş performansı, Ticaret Sicil ve MERSİS kayıtlarına göre köklü bir şirket olup olmadığı, şirketin ticari itibarı, hakkında daha önce şikayet olup olmadığı, müşteri geri bildirimleri ve referansları dikkatlice incelenmelidir. Güvenilir ve sağlam bir şirket seçimi, mağduriyet riskini azaltacaktır.
2 – Sözleşmenin İncelenmesi:
Devremülk mağduriyeti yaşamamak için devremülk sözleşmesinin imzalanması aşamasında alanında uzman bir devremülk avukatı ile beraber sözleşme dikkatlice ve detaylı bir şekilde okunmalı ve idrak edilmesi gerekmektedir. Sözleşmede belirtilen yer ile tanıtım ve reklam broşürlerinde gösterilen yerin aynı Ada, Parsel ve Bağımsız Bölümde bulunduğuna dikkat edilmelidir. Sözleşme şartlarında belirtilen özelliklerin devremülkte yer alıp almadığı tek tek kontrol edilmelidir. Kat planı, bağımsız bölüm planı, mahal listesinin birer örneği alınmalıdır.
Bağımsız bölümdeki malik sayısı ve bunların pay ve devreleri, tapu müdürlüğü kayıtları da tetkik edilerek detaylıca incelenmelidir. Satın alınacak devremülkün tapu kütüğündeki şerhler ve beyanlar hanesi dikkatlice incelenmeli, taşınmazın üzerinde herhangi bir şerh, beyan, ipotek, haciz, irtifak vs. kayıtlar olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu konuda alanında uzman bir devremülk avukatı ile anlaşarak hukuki danışmanlık alınması ileride sorun yaşanmaması adına faydalı olacaktır.
3 – Aidat Miktarları ve Yönetim Planı:
Aidat ücretleri ve aidat artış politikaları hakkında şeffaf bir bilgi alınmalı ve olası senaryolar göz önünde bulundurulmalıdır. Yönetim planı detaylı olarak incelenmeli ve yönetim hakkının devri konusunda imzalatılmak istenen belgeler imzalanmamalıdır.
4 – İletişim ve Geri Bildirim:
Şirketle iletişimde sorun yaşandığında, yazılı olarak taleplerin iletildiği ve geri bildirimlerin alındığından emin olunmalıdır.
Sonuç olarak, devremülk mağduriyetlerini önlemek için önceden araştırma yapmak, sözleşmeleri dikkatli incelemek ve şirketle sağlam bir iletişim kurmak önemlidir. Tüketici haklarına hâkim olmak ve hukuki destek almak, devremülk sahiplerini olası mağduriyetlerden koruyacaktır.
Devremülk Aidat Ücretleri ve Artışları Nasıl Kontrol Edilir?
Devremülk sahipleri, mülklerini satın aldıktan sonra periyodik olarak belirli bir aidat ücreti ödemek zorundadırlar. Bu aidatlar, genellikle devremülkün bakımı, yönetimi ve hizmetlerin sağlanması için kullanılır. Ancak, zamanla fahiş bir şekilde artan aidat ücretleri, devremülk sahiplerinin maddi yük altında ezilmesine ve onları zora sokmasına neden olabilir.
Devremülk alımı sırasında yapılan sözleşmelerin detaylı bir şekilde incelenmesi önemlidir. Sözleşmede aidat ücretleri ve artış politikaları açık ve anlaşılır bir şekilde belirtilmelidir. Sözleşmede aidat ücretlerinin artış oranları ve ne zaman gerçekleşeceği net bir şekilde yazılmalıdır.
Eğer aidat ücretleri veya artışları konusunda makul bir sebep olmadığını düşünüyorsanız ve şirketle iletişim kurmanıza rağmen sorunlarınız çözümsüz kalıyorsa hukuki destek almayı düşünebilirsiniz. Alanında uzman bir devremülk avukatı sözleşmeleri ve aidat politikalarını inceleyerek sizin haklarınızı korumanıza ve bu haklarınızı mahkeme yoluyla almanıza yardımcı olur.
Devremülk Tapu İptali Davası Nasıl Açılır?
Devremülk Sözleşmesinin İptali Nasıl Yapılır?
Devremülk mağdurları, bazı durumlarda devremülklerini iptal etmek isteyebilirler. Bu durumda devremülk mağdurları ne yapmalı sorusunun cevabını aşağıda detaylıca açıklayacağız. Öncelikle devremülk iptali belli aşamaları olan bir süreçtir.
Devremülk dolandırıcılığı mağduru olan ve bu sebeple devremülk mağduriyeti yaşayan ve devremülk tapusu iptali yapmak isteyen devremülk mağdurları bu aşamaların tamamını bilmeyebilirler. Bu konuda uzman bir devremülk avukatı aracılığıyla dava açarak devremülk sözleşmesinin iptali ve devremülk tapu iptali yapılmalıdır..
Devremülk İptali Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Devremülk sözleşmesinin iptali ve devremülk tapu iptali davası 6502 TKHK kapsamında olup bu davalarda görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Ayrıca dava taşınmazın aynından kaynaklanan bir dava olması sebebiyle devremülk tapusunun bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Tapunun bulunduğu yer dışında bu davanın açılması halinde dava yetki yönünden reddedilecektir. Bu da mahkemelerin yoğunluğu dikkate alındığında çok fazla zaman kaybına sebebiyet verecektir.
Devremülk İptali Davasının Konusu
Devremülk mağduriyeti yaşayan vatandaşlar işbu davada devremülk sözleşmesinin iptali ve devremülk tapu iptali ayrıca bu sözleşmeye istinaden devremülk mağdurlarından alınan senetlerin iptali ve devremülk için ödenen paranın iadesini talep edebilirler. Ayrıca haklarında bir icra takibi yapılmışsa bu icra takibinin iptalini de talep edebilirler.
Hukuk mahkemelerinde hâkim tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalarla bağlı olduğundan devremülk mağdurunun dava dilekçesinde belirteceği talepler açık, net ve anlaşılır bir şekilde yazılmalıdır. Bu konuda alanında uzman bir avukattan destek alınması yaşanacak mağduriyetlerin giderilmesi adına çok önemlidir.
Devremülk İptali Davasında İleri Sürülecek Gerekçeler
Devremülk davaları ilk bakışta basit gibi görünse de esasında çok çeşitli ihtimalleri barındıran kompleks davalardır. Devremülk sözleşmenin resmi şekilde yapılıp yapılmadığı, bu sözleşme kapsamında devremülk mağdurlarına tapu devri yapılıp yapılmaması, devremülk mağdurunun tatil hakkı kullanıp kullanmaması ve buna benzer birçok ihtimal bulunmaktadır.
Bu ihtimallerin her birine göre açılacak devremülk iptal davasında farklı gerekçeler ileri sürülmelidir. Bu ihtimaller makalemizin giriş kısmında detaylı olarak sıralanmıştır. Bu hususta uzman bir devremülk avukatından destek alınması tavsiye edilmektedir.
Devremülk İptali Davası Mahkeme Süreci ve Dava Süresi
Devremülk iptali davası açıldıktan sonra duruşmalara katılmak zorunlu olup geçerli bir mazeret bildirmeden duruşmaya gidilmemesi halinde mahkemece dosya düşürülecektir. Devremülk sözleşmesi iptali davaları davanın açıldığı mahkemenin iş yüküne göre değişkenlik göstermektedir. Fakat çoğunlukla devremülk iptali davaları Yalova ilinde açıldığından ve bu davalara Yalova Tüketici Mahkemesi tarafından bakıldığından Yalova Tüketici Mahkemesince yaklaşık 8 ayda dava sonuçlandırılmaktadır. Verilen bu karara karşı itiraz edilmesi üzerine dosya Bölge Adliye Mahkemesine gitmekte ve bu mahkemenin karar vermesi ortalama 1 yılı bulmaktadır.
Devremülk İptali Kararından Sonra Yapılacak İş ve İşlemler
Mahkemece karar verildikten sonra İcra Müdürlüğü vasıtasıyla devremülk para iadesi için çalışma başlatılmalıdır. Bu çalışma verilen kararın İcra Müdürlüğü vasıtasıyla işleme koyulması şeklindedir. İcra Müdürlüğü aracılığıyla yapılacak olan hacizler sonucu devremülk para iadesi yapılmaktadır. Bu aşama devremülk dolandırıcılığı yapan şirketlerin sürekli isim değiştirmesi ve paravan şirketler kullanmak suretiyle mal kaçırmaları sebebiyle oldukça zor ve zahmetlidir.
Dava açarken davada taraf gösterilecek şirketlerin çok iyi belirlenmesi, şirketin ticaret sicil kayıtları, ortaklık yapıları, malvarlığı değerleri, paravan şirket olup olmadıkları ve buna benzer birçok bilgiye hâkim olunması şarttır. Aksi takdirde açılan davanın kazanılmasına rağmen davada fiilen batık şirketlerin taraf gösterilmesi sebebiyle devremülk para iadesi mümkün olmayacaktır.
Bu sebeple devremülk sözleşmesinin iptali, devremülk tapu iptali, devremülk para iadesi ve devremülk mağduriyeti hakkında tecrübeli devremülk avukatı yardımıyla dava açılması çok önemlidir.
Sonuç olarak, devremülk sözleşmesinin iptali, ödenen paraların iadesi, tapu iptali ve sözleşme kapsamında alınan senetlerin iptali işlemleri doğru olarak yönetildiğinde sorunsuz bir şekilde gerçekleştirilebilir. İptal işlemi için cayma hakkının zamanında ve usulüne uygun kullanılması önemlidir. Profesyonel destek almak, devremülk mağdurlarının iptal işlemlerini kolaylaştırmada yardımcı olabilir, iptal sürecini kısaltabilir ve mağduriyetlerin önüne geçebilir.
AKLINIZA TAKILAN SORULARI SORABİLİRSİNİZ