Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil

Muris Muvazaası Nedir?

Muris muvazaası, miras bırakanın (muris) mirasçılarından birini veya birkaçını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı hileli ve göstermelik işlemlere denir. Bu tür işlemler, genellikle mirasçılardan birini kayırmak amacıyla yapılır. Miras bırakan, gerçekte bağışlamak istediği malvarlıklarını, satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi görünür işlemlerle devreder. Bu işlemler, mirasçıların yasal haklarını engellemeye yönelik olup, hukuken geçersiz sayılabilir.

Muris muvazaasında asıl amaç, mirasçılardan bazılarını kayırmak ve bu sayede diğer mirasçıların miras hakkını ihlal etmektir. Hileli işlemlerde, muris ile karşı taraf arasında gizli bir anlaşma bulunur. Örneğin, tapuda satış gibi gösterilen devrin aslında gerçek bir satış olmaması durumu söz konusudur. Gerçek irade, bağışlama yönünde olsa da işlemler satış gibi gösterilir. Bu tür işlemler, irade uyuşmazlığı ve şekil şartı eksikliği nedeniyle geçersiz sayılabilir.

Bu tür muvazaalı işlemlerin tespiti ve iptali için tapu iptali ve tescil davaları açılabilir. Yargıtay içtihatları, her somut olayda hakkaniyeti sağlamak adına dikkate alınır ve muvazaalı işlemlerin iptaliyle ilgili uygulamada belirli şartlar aranır. Muris muvazaası ile ilgili davaların doğru bir şekilde yürütülmesi, delillerin ve karinelerin dikkatle ele alınması gerekir. Aksi takdirde hak kayıpları ve mahkeme masrafları gibi olumsuz sonuçlar doğabilir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil

Muris muvazaası, mirasçılardan mal kaçırmayı amaçlayan muvazaalı işlemleri ifade eder. Murisin, ölümünden sonra mirasçılarının alacağı taşınmazları, satış gibi gösterip gerçekte karşılıksız olarak devretmesi, muris muvazaasının tipik örneğidir. Bu tür işlemler, hukuken geçersiz sayılır ve mirasçılar, tapu iptali ve tescil davası açarak söz konusu taşınmazların tekrar mirasçıları adına kaydedilmesini talep edebilirler

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasında Muvazaa Kriterleri

Muris muvazaası nedeniyle açılacak tapu iptali ve tescil davaları, murisin gerçek iradesinin gizlenmiş olduğu işlemlerin geçersiz sayılmasını sağlamayı amaçlar. Bu davalarda, yapılan işlemin muvazaalı olduğu ispatlanmalıdır. Davacının, yani mirasçının, işlemin muvazaalı olduğunu gösteren delilleri sunması gerekir. Örneğin, satış gibi gösterilen işlemin gerçekte bir bağışlama olduğunu ortaya koyan deliller, muvazaanın varlığını kanıtlayabilir. Yargıtay, muvazaa durumlarını değerlendirirken şu faktörleri dikkate alır:

  • Murisin mali durumu ve gelir durumu,
  • Taşınmazın satış bedeli ile benzer taşınmazların değeri arasındaki fark,
  • Murisin taşınmazı satmaya yönelik ihtiyacı,
  • Satışın yapıldığı dönemdeki toplumsal ve ekonomik koşullar,
  • Aile içindeki ilişkiler ve bunların taşınmaz devrine etkisi.

Bu unsurlar ışığında, eğer işlem muvazaalı bulunursa, mahkeme tapu iptali ve tescil kararı verebilir. Taşınmaz, üçüncü kişilere devredilmişse, bu durumda, iyiniyetli ya da kötüniyetli üçüncü kişilerin hakları da göz önünde bulundurularak çözüm sağlanır.

Muris Muvazaası Davalarında Yargıtay İçtihadı ve Hukuki Dayanak

Muris muvazaası davalarında, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı (1/2 sayılı, 01.04.1974) önemli bir hukuki dayanak sağlar. Bu karar, taşınmazın satış gibi gösterilip bağış amacı güdülen işlemlerle devredilmesinin geçersiz olduğunu vurgular. Muris muvazaası, Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 237. maddesi ve Tapu Kanunu’nun 26. maddesi ile şekil şartlarına aykırı bir işlem olarak kabul edilir. Bu bağlamda, yapılan taşınmaz devri geçersiz sayılır ve davacılar, tapu iptali ve tescilini sağlamak için dava açabilirler.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasında İspat

Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali davalarında, murisin taşınmazını mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devrettiği kanıtlanmalıdır. Davacılar, işlemin bağışlama amaçlı olduğuna dair deliller sunarak, söz konusu işlemin geçersiz sayılmasını talep ederler. İspat araçları arasında, satış işlemi yapıldığı halde para alışverişinin olmaması, taşınmazın gerçek değerinin çok altında bir bedelle satılması gibi somut deliller yer alabilir. Yargıtay, bu tür deliller ışığında, işlemin muvazaalı olduğuna karar verebilir ve davayı iptal ederek taşınmazı mirasçılar adına tescil edebilir.

Bu tür davalar, saklı pay hakkı olmayan mirasçılar tarafından da açılabilir, bu da davanın daha geniş bir yelpazeye hitap etmesini sağlar. Mirasçılar, muvazaa nedeniyle tapu tescilini iptal ettirerek, taşınmazları hakları oranında miras paylarına dahil edebilirler.

Muris Muvazaası Kabul Olmayan Durumlar

Yargıtay kararlarına göre, mirasbırakanın mal kaçırma amacı taşımadığı bazı durumlar muvazaa olarak kabul edilmez. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir:

  1. Gerçek Bedeli Karşılığında Yapılan Satışlar
    Mirasbırakanın taşınmazını, gerçek piyasa değerine uygun bir bedel karşılığında satması durumunda, mal kaçırma amacı gütmediği kabul edilir. Bu tür satışlar muvazaa iddialarına dayalı davalarda geçerli kabul edilmez ve reddedilir.
  2. Bağış Yoluyla Yapılan Kazandırmalar
    Mirasbırakanın taşınmazını bağış yoluyla devretmesi, hukuken geçerli bir işlemdir. Tapuda resmi olarak yapılan bağış sözleşmesi, muris muvazaası oluşturmaz ve geçerli kabul edilir. Ayrıca, bu tür bağışlar, şartlar oluştuğunda tenkis hükümlerine tabi olabilir.
  3. Ölünceye Kadar Bakma Koşulu İle Yapılan Kazandırmalar
    Mirasbırakanın, mirasçılarından mal kaçırmak amacı taşımadan, karşılıklı olarak yapılan “ölünceye kadar bakma” sözleşmesi çerçevesinde yapılan kazandırmalar geçerlidir. Bu tür işlemler muvazaa iddialarına dayalı davalarda dikkate alınmaz.
  4. Paylaştırma (Denkleştirme) Amaçlı Kazandırmalar
    Mirasbırakanın, tüm mirasçılar arasında mal kaçırma amacı gütmeden, hak ve menfaat dengesini gözeterek yapılan paylaştırmalar da muvazaa olarak kabul edilmez. Bu tür paylaştırmalar, hukuken geçerli kabul edilir ve muvazaalı işlem gerekçesiyle dava açılamaz.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davalarının Şartları

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarının açılabilmesi için belirli şartların yerine getirilmesi gereklidir. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilir:

  1. Taşınmazın Devri: Mirasbırakanın, taşınmazını mirasçılarından birine veya mirasçı olmayan bir üçüncü kişiye devretmiş olması gerekir.
  2. Satış Sözleşmesi: Taşınmaz devir işlemi, tapuda resmi şekilde gerçekleştirilmiş bir satış sözleşmesi ile yapılmış olmalıdır.
  3. Gerçek İrade: Mirasbırakanın gerçek iradesi, taşınmazı satmak değil, bağışlamak olmalıdır.
  4. Mal Kaçırma Amacı: Mirasbırakan, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla bu işlemi gerçekleştirmiş olmalıdır.

Muris Muvazaasına Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davalarında Yargıtay Uygulaması

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında davacı olan mirasçı, mirasbırakanın gerçek iradesinin mal kaçırmak olduğunu iddia etmektedir. Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere, davacı, mirasbırakanın asıl iradesini ve amacını, şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koymak zorundadır. Bu noktada, Yargıtay’ın ilgili kararlarında belirtilen hususlar büyük önem taşımaktadır.

Muris muvazaası davalarında, hayatta olmayan bir kişinin geçmişte gerçekleştirdiği bir hukuki işlemin amacını ispatlamak son derece zordur. Bu nedenle, Yargıtay içtihatları doğrultusunda aşağıdaki olguların varlığı, davanın seyrini etkileyebilir ve muvazaanın varlığına karine teşkil edebilir:

  • Satış Bedeli ve Gerçek Değer Arasındaki Fark: Taşınmazın satış bedeli ile söz konusu tarihteki gerçek değer arasındaki önemli fark, muvazaa açısından bir belirti olabilir.
  • Taraflar Arasındaki Beşeri İlişkiler: Mirasbırakan ile alıcı arasındaki kişisel ilişki, muvazaayı etkileyen önemli bir unsurdur.
  • Husumet Durumu: Davacılar ile mirasbırakan arasında herhangi bir husumet veya düşmanlık olup olmadığı, davanın seyrini etkileyebilir.
  • Mirasbırakanın Gelir Durumu ve İhtiyaç: Mirasbırakanın gelir durumu, taşınmazı satmaya yönelik bir ihtiyacı olup olmadığı ya da başka makul bir nedenin bulunup bulunmadığı, muvazaanın varlığına dair önemli göstergelerdir.
  • Alım Gücü: Satış tarihinde davalı tarafın, taşınmazı alma gücünün olup olmadığı, muvazaa kararlarını etkileyebilir.
  • Toplumsal ve Geleneksel Koşullar: Yerel gelenekler, toplumsal eğilimler ve hayatın olağan akışındaki unsurlar da muvazaa şüphesini pekiştirebilir.

Bu davalarda en kritik noktalardan biri, mirasbırakanın gerçek iradesinin ortaya konmasıdır. Eğer satışa konu edilen taşınmaz, belirli bir ödeme karşılığında devredilmişse, bunun gerçek bir satış olup olmadığı incelenir. Ancak, taşınmaz bir hizmet veya emek karşılığı devredilmişse, burada muvazaa söz konusu olamaz. Çünkü karşılıklılık (ivaz) ilkesinin varlığı, muvazaanın geçersiz olmasına yol açar.

Eğer mirasbırakanın gerçek iradesi, mirasçılardan mal kaçırmak yönünde değilse, tapu iptali ve tescil davası reddedilir. Bu nedenle, muvazaa iddialarının güçlü delillerle ispatlanması hayati önem taşır.

Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptali ve Tescil Davalarında İspat Yükü

Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, muvazaanın varlığını ispat etme yükümlülüğü davacı tarafa aittir. Yani, mal kaçırıldığını iddia eden kişi, miras bırakanın dava konusu işlemdeki gerçek niyetinin, mirasçısını mirastan mahrum bırakmak olduğunu somut delillerle kanıtlamak zorundadır. Bu deliller, miras bırakanın gerçek iradesini ve asıl amacını hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde net bir şekilde ortaya koymalıdır.

Ancak, dava konusu işlemin tarafı olmayan mirasçıların, bu işlemin hangi niyetle ve nasıl gerçekleştirildiğini tam olarak bilmeleri çoğu zaman oldukça zordur. Bu nedenle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve yerleşik yargı kararlarına göre, muvazaa iddiası her türlü delille, tanık ifadeleri de dâhil olmak üzere, ispat edilebilir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2018/19-1013 Esas , 2021/105  K. sayılı kararı:

“………Mirasçılar, miras bırakanın yapmış oldukları hukuki işlemlerde kural olarak halef sıfatıyla taraf sayılırlar. Bunun sonucu olarak, mirasçılar ancak miras bırakanın sahip olduğu ispat imkanlarından faydalanabilirler. Ancak, miras bırakanın muvazaalı borç senedi düzenlemesi, mirasçılar aleyhine bir işlem olup, mirasçılar ile miras bırakanın hukuki menfaatleri çatışmaktadır. Bu nedenle, mirasçılar, muvazaalı borç senedinin hükümsüzlüğü talebiyle açacaklar davayı üçüncü kişi sıfatıyla her türlü delille ispatlayabilirler ( Arslantürk, s. 91 ). Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.04.1978, 1976/13-3608 E., 1978/338 K.; 12.04.1985 tarihli ve 1983/4-558 E., 1985/317 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Davasını Kimler Açabilir?

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali davası, muvazaalı işlem sonucu zarar gören ve mirasçı sıfatına sahip saklı pay hakkı olup olmadığına bakılmaksızın herkes tarafından açılabilir. Her bir mirasçı tek başına dava açabileceği gibi, tüm mirasçılar da birlikte dava açabilirler. Dava açabilecek kişiler, yasal ve atanmış mirasçılar ile bazı durumlarda vasiyet alacaklılarıdır. Ancak, somut olayın doğru şekilde değerlendirilmesi için bir avukattan yardım alınması önemlidir.

Muris muvazaası davasını, mirastan feragat eden, mirası reddeden veya mirasçılıktan çıkarılmış kişiler açamaz.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası Kime Açılır?

Bu davada kime karşı husumet yöneltileceği oldukça önemlidir. Yanlış kişiye dava açıldığında dava reddedilebilir. Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, tapuda taşınmazın sahibi olarak görünen kişiye karşı açılır. Eğer taşınmaz üçüncü bir kişiye devredilmişse ve bu kişi tapuda iyi niyetli olarak taşınmazı edinmişse, bu kişilerin hakları korunur. Bu durumda, taşınmazı sonradan devralan kişinin muvazaalı işlemle hareket ettiği ve iyi niyetli olmadığı ispat edilmelidir. Böyle bir durumda, dava yalnızca ilk muvazaalı işlemi gerçekleştiren kişiye karşı açılır ve tapu iptalinden çok, alacak hakkı doğar.

Eğer tapuda malik olarak görünen kişi dava sırasında hayatta değilse, bu kişinin mirasçılarına karşı dava açılacaktır. Bu durumda, tüm mirasçılar davalı olarak gösterilmelidir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme​

Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi‘dir.
Yetkili mahkeme ise, dava konusu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak, birden fazla taşınmazın dava konusu edilmesi durumunda, taşınmazlardan herhangi birinin tapu kaydının bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olabilir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süreler

Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davaları, murisin ölümünden sonra açılabilir. Çünkü mirasbırakan hayattayken mirasçılarının miras hakları henüz doğmaz.
Bu davalarda talep edilen hak, mülkiyet hakkı olduğundan ve mülkiyet hakkı mutlak bir hak olarak kabul edildiğinden, söz konusu davaların açılmasında herhangi bir zamanaşımı süresi veya hak düşürücü süre engeli bulunmamaktadır.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davalarında Üçüncü Kişilerin Hukuki Durumları

Çekişmeli taşınmaz malları edinen üçüncü kişilerin işlemlerinin muvazaalı olup olmadığının değerlendirilmesinde, dürüstlük kuralına uygunluk ve iyiniyetli olma durumu önem taşır.

Türk Medeni Kanunu’nun 2. ve 3. maddelerine göre, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüst davranmak zorundadır. Kanunun 1023. maddesi ise tapu sicilindeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişilerin bu kazanımlarını koruma altına almıştır. Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun 1024. maddesine göre, tapu kütüğündeki tescilin yolsuz olduğunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi, iyiniyet iddiasında bulunamaz ve kazanımı korunmaz.

Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, dava konusu taşınmazı iyiniyetle iktisap ettiğini iddia eden üçüncü kişinin hakları ile bu kişinin aslında iyiniyetli olmadığını ileri süren mirasçıların hakları arasında bir çatışma ortaya çıkar. Bu tür davalarda hangi tarafın iddiasının haklı olduğunun tespiti kritik öneme sahiptir.

Üçüncü kişinin taşınmazı ne şekilde iktisap ettiği, iddia edilen ödemenin nasıl yapıldığı gibi somut olayın gerektirdiği tüm unsurlar detaylı şekilde incelenmelidir.

MUVAZAA NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVA DİLEKÇESİ ÖRNEĞİ

……. (YALOVA) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE

DAVACI:
(Adınız)
(T.C. Kimlik Numaranız)
(Adresiniz)

DAVACI VEKİLİ:
Av. Sefa Satan
(Adres)

DAVALI:
(Adı)
(T.C. Kimlik Numarası)
(Adresi)

KONU:
Muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil taleplerimizi içerir dava dilekçesidir.

DAVA DEĞERİ: 40.000 TL

AÇIKLAMALAR:

  1. Müvekkil ile davalının ortak murisi olan K…, maliki bulunduğu …Ada, …Pafta, …Parsel sayılı taşınmazını (arsalı kâgir ev) tarihinde ……yevmiye numarası ile ve 40.000 TL bedelle davalıya satış suretiyle temlik etmiştir.
  2. Ancak muris K…, müvekkili miras hakkından mahrum bırakmak amacıyla gerçekte bağış yapmak istediği taşınmazı, tapuda muvazaalı bir şekilde satış işlemi ile davalıya devretmiştir. Bu muvazaa işlemi, miras hakkını ihlal etmeyi amaçlayan bir iradeyi yansıtmaktadır. Nitekim davalı, muris K…’nın ikinci eşi olup, aralarındaki … yaş farkı, davalı ile muris arasındaki yakın ilişkinin ve muvazaa iddiamızın en önemli delillerindendir.
  3. Taşınmazın gerçek değeri ile tapu sicilinde gösterilen bedel arasında açık bir oransızlık bulunmaktadır. Bu durum, mahkemeniz nezdinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucunda açıkça ortaya çıkacaktır.
  4. Davalı, ev hanımı olup hiçbir gelir kaynağı bulunmayan bir kişidir. Dolayısıyla taşınmazın tapuda gösterilen satış bedelini ödeme gücüne sahip olmadığı da sabittir. Bu durum, işlemin gerçek amacının bağış olduğunu kanıtlayan diğer bir önemli delildir.
  5. Yargıtay’ın 04.05.1974 tarih ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre satış işlemi muvazaa nedeniyle geçersiz olup, gizli bağış işlemi ise Türk Medeni Kanunu’nun şekil şartlarına aykırılık nedeniyle geçersizdir. Bu nedenle, dava konusu taşınmazın müvekkilin miras payı oranında tapu kaydının iptali ve adına tescili gerekmektedir.

HUKUKİ NEDENLER:
HMK, TMK, TBK ve ilgili tüm yasal düzenlemeler.

DELİLLER:

  • Tapu kayıtları,
  • Veraset ilamı,
  • Tanık beyanları,
  • Keşif ve bilirkişi incelemeleri,
  • Diğer yasal deliller.

SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle ve yargılama sırasında ortaya çıkacak delil ve bulgulara göre:

  1. Dava konusu taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temlikinin engellenmesi için taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasına,
  2. …Ada, …Pafta, …Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının, müvekkilin miras payı oranında iptali ile müvekkil adına tesciline,
  3. Tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederim. (TARİH)

 

Davacı Vekili
Av. Sefa SATAN

MUVAZAA NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI YARGITAY KARARLARI

Miras bırakanın bağışlama yolu ile yapmış olduğu kazandırmalarda, miras bırakanın gerçek iradesi resmi sözleşme arasında uyumsuzluk bulunmadığı için muvazaadan bahsedilemeyecektir.

“Burada yapılan bağış resmi biçim koşullarına, tarafların iradelerine uygun ve geçerli bir şekilde yapılmış bir işlemdir. Bu işlemle taşınmazın 1/2 payı bağışlanmıştır. Hibe niteliğindeki bu işleme karşı muvazaa iddiasında bulunulamaz. Bu işleme karşı ancak saklı payı ihlal edilen mirasçı ya da mirasçılar tenkis isteminde bulunabilirler.” (Y. HGK, E: 2003/ 17-729, K: 2003 / 751, T: 10.12.2003)

Miras bırakanın yapmış olduğu bağışlama işlemine karşı saklı payı ihlal edilen mirasçılar, ancak tenkis talebinde bulunabilirler.

“Burada yapılan bağış resmi biçim koşullarına, tarafların iradelerine uygun ve geçerli bir şekilde yapılmış bir işlemdir. Bu işlemle taşınmazın 1/2 payı bağışlanmıştır. Hibe niteliğindeki bu işleme karşı muvazaa iddiasında bulunulamaz. Bu işleme karşı ancak saklı payı ihlal edilen mirasçı ya da mirasçılar tenkis isteminde bulunabilirler.” (Y. HGK, E: 2003/ 17-729, K: 2003 / 751, T: 10.12.2003)

Mirasçıların külli halef sıfatıyla değil, kendi haklarına dayanarak davanın tarafı olduklarından dolayı senede karşı senet kuralının uygulanmayacağı ve iddialarını tanıkla ispat edebilecekleri yönünde karar vermiştir.

“Hükümde öngörülen senede karşı senetle ispat kuralı senedin tarafları için geçerlidir. Senedin tarafları kavramına külli halefler yani mirasçılar da dahil olduğundan, mirasçıların külli halef sıfatıyla senede karşı dava açmaları halinde, iddialarını ancak senetle (yazılı delille) ispat edebilirler. Ancak, mirasçılar külli halef sıfatıyla değil de sadece kendi haklarına dayanarak dava açarlarsa, senede karşı olan iddialarını senet (kesin delil) ile ispat etmek zorunda olmayıp, tanıkla ispat edebilirler (HGK 21.04.1978, 13-3608/338, HGK 12.04.1985, 4558/317).” (Y. 19. HD. , E: 2009/ 998 K: 2009 / 8386, T: 17.09.2009)

Bu madde gereğince miras bırakan, mülkiyetinde olan taşınmazını kadastro teknisyeni huzurunda vereceği tek taraflı beyanı ile üçüncü kişi adına tespit ettirilmesini sağlayabilir. Yargıtay kararlarında, muris, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla bu tespiti yaptırmış olsa bile söz konusu taşınmazın üçüncü kişiye devrini sağlayan bir sözleşmenin söz konusu olmadığı kanaatindedir. Bu halde, miras bırakanın kadastro teknisyeni önünde tek taraflı irade beyanı mevcut olduğundan 01.04.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kanaatindedir.

‘’Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazların davalı adına tapu kayıtlarının oluşmasının dayanağının mirasbırakanın tapulama sırasında tapulama teknisyeni huzurunda verdiği ve imzası tahtında bu yerlerin davalı adına tespitine muvafakatini içeren tek taraflı beyanı olup, taşınmazların davalıya devrini sağlayan bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının eldeki davada uygulanamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.” (Y. 1. HD. E: 2016/ 1993, K: 2018 / 15445, T: 12.12.2018)

Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasında Avukat Tutmak Zorunlu mu?

Muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında avukat tutmak zorunlu değildir, ancak bu tür davaların hukuki zorlukları ve uzmanlık gerektirmesi nedeniyle bir avukatın yardımını almak çok faydalıdır. Avukat, davanın düzgün bir şekilde ilerlemesini sağlamak, gerekli belgeleri hazırlamak ve başvuruları doğru zamanda yapmak gibi konularda yardımcı olabilir. Özellikle muvazaa gibi karmaşık durumlarla karşılaşıldığında, uzman bir avukat sürecin hızlı ve hatasız bir şekilde yönetilmesine katkı sağlar.

Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası Ücreti

Muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davaları, davanın karmaşıklığına ve niteliğine göre farklı maliyetlere sahip olabilir. Harçlar, avukatlık ücretleri, bilirkişi masrafları ve keşif gibi ek giderler bu sürecin maliyetini artıran unsurlar arasında yer alır. Avukatlık ücretleri genellikle davanın değerine oranlı olarak belirlenir ve harçlar da aynı şekilde hesaplanır. Bu nedenle, davanın toplam maliyeti her bir durumda değişkenlik gösterebilir.

Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasında Avukat Seçimi

Muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarında doğru avukat seçimi oldukça önemlidir. Gayrimenkul hukuku konusunda uzmanlaşmış bir avukat, süreci etkin bir şekilde yönetebilir ve müvekkilinin haklarını koruyabilir. Uzman bir avukat, dava sürecinin her aşamasında etkili bir temsil sağlayarak delil toplama, tanık dinletme gibi aşamalarda müvekkilinin lehine çalışır. Bu, davanın doğru ve hızlı bir şekilde sonuçlanmasını sağlar.

Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasında Avukatla Çalışmazsak Dava Uzar mı?

Avukatla çalışmamanın olası sonuçlarından biri, davanın daha uzun sürmesidir. Hukuki süreçte yapılan yanlışlar, eksik belgeler veya hatalı başvurular, davanın uzamasına yol açabilir. Ayrıca, avukatın deneyimi sayesinde stratejik bir yaklaşım benimsenmesi, sürecin hızlanmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle, uzman bir avukat ile çalışmak dava sürecinin kısa ve etkili bir şekilde sonuçlanmasını sağlayabilir.

Muvazaa Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası Avukatına Nasıl Ulaşabilirim?

Muvazaa nedeniyle tapu İptali ve tescil davalarına yönelik avukata ulaşmak için internet üzerinde arama yapabilir, yerel barolarla iletişime geçebilir veya gayrimenkul hukuku üzerine uzmanlaşmış hukuk bürolarına başvurabilirsiniz. Avukatların geçmişteki başarıları ve uzmanlık alanları hakkında bilgi edinmek, doğru seçim yapmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca, internet üzerindeki platformlar veya baro siteleri, avukatları inceleyerek ihtiyaçlarınıza uygun olanı bulmanıza olanak tanır.

AKLINIZA TAKILAN SORULARI SORABİLİRSİNİZ

Thanks for sending Email!

Processing...

Diğer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir